Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İçtihat ve Telakki Azası

İçtihat ve Telakki Azası
@HerDevrinMenkubu
Vixi Liber Et Moriar (Hür yaşadım ve hür öleceğim) Önce lütfen aşağıdaki bağlantıyı okuyunuz: #64566214
Atsız ve Mustafa Kayabek Mahkûm Oluyor: "Konuşmalar" yazısı dolayısıyla yıllardan beri devam eden dava da 05 Temmuz 1972'de İstanbul Toplu Basın Mahkemesi'nde sonuçlanmış ve mahkeme oy çokluğuyla eski kararında ısrar etmiştir. Karar, Nihal Atsız ve Mustafa Kayabek'in 15 aya mahkûm olmasıdır. Avukat Enver Yakuboğlu
Reklam
Bir Gecelik Tutuklanma: 14 Mart 1973 tarihli Cumhuriyet gazetesinde Atsız'ın tutuklandığına dair bir haber vardır: "Yazar Nihal Adsız, hakkında kesinleşmiş bulunan bir yıl iki ay hapis cezası için çıkarılan yakalama müzekkeresi uyarınca Emniyet Müdürlüğü İnfaz Bürosu tarafından dün tutuklanmıştır." (Akgöz 2016: 232'den). 12/13
Mustafa Kayabek Hapiste-Seçimler-Atsız Hastanede Atsız'la birlikte 15 aya mahkûm olan Ötüken dergisinin sorumlu müdürü Mustafa Kayabek'in dört aylık erteleme süresi 19 Nisan 1973'te tamamlanmış ve o gün hapse girmiştir. Kayabek, cezasını memleketinde çekmek üzere Eğin'e hareket etmeden, 08 Nisan Pazar günü, Bostancı'daki

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
13 Kasım 1973: Atsız Toptaşı Cezaevi'nde Dört aylık rapor Adli Tıp'ta Kasım ayına kadar bekledikten sonra kabul edilmemiş; reviri olan bir cezaevinde cezanın çekilebileceği belirtilmiştir. Bunun üzerine Atsız, "13 Kasım 1973 Salı günü davet edildiği Bostancı Karakolu'ndan İstanbul İnfaz Savcılığına sevk edilmiş ve orada resmî
Atsız hapishane şartlarından şikâyetçi değildir. Hatta mahkûmların samimi davranışlarından dolayı memnundur da. Fakat ziyaretlerden memnun değildir. Turan Kekevi'ye yazdığı bir mektupta bu durumu şöyle anlatır: "(Maviş), Toptaşı'na beni ziyarete gelip iki tel kafes arasından beni görünce çok fena olmuştu. Bu yüzden bir daha getirtmedim. Hatta o tel kafesler, gençlerden ve koskoca adamlardan üç dört kişiyi de ağlattı. Bu sebeple kimsenin gelmemesini istedim ve bunu herkese duyurmaların, gelenlerden rica ettim
Reklam
" Geldik Adliyeye. Adliyede bekliyoruz. 5'i geçmiş olduğu için infaz savcısı Hulusi Bey yok. Nöbetçi savcıya gittik. Nöbetçi savcının yetkisi olmadığı için, dedik 'Hiç olmazsa bu akşam evimize gidelim, yarın gelelim, bu iş düzelir.' Haklı olarak 'Ben nöbetçi savcıyım, bu hususta bir yetki sahibi değilim. Onun için bu gece
Ruh Adam Yayımlanıyor: 1972 sonlarında Atsız'ın Ruh Adam romanı Ötüken Yayınları arasında, 1973 yılının Ocak ayında da Türk Ülküsü kitabının üçüncü baskısı Afşın Yayınları arasında çıkar. Bu baskıda Türk Ülküsü'ne yeni yazılar eklenmiş ve kitap genişletilmiştir. 1973 başlarında Atsız'ın hazırladığı bir eser daha basılmıştır: Oruç Beğ Tarihi. Eser, ilk Osmanlı tarihlerinden olup Tercüman (gazetesi) 1001 Temel Eser dizisinin beşinci kitabı olarak yayımlanmıştır.
Hayatımın en berbat devrelerinden birisini yaşıyorum... Çok üzüntülü ve sıkıntılı günler geçirdim... Bütün fonksiyonum mektup yazmaktan ibaret... Bu evde huzurumuz sıfıra indi... Berbat bir hâlsizlik içindeyim. Mektup yazmak bile ciddi ve yorucu bir mesele oluyor."
Ani gelen kış Atsız'ın sağlığını bozar. Üstelik küçük çocuk hastalanır, Doğum günü olan 12 Ocak günü Atsız, kar ve fırtına arasında çocuk doktoru aramaya çıkar. O günlerde elektrikler gelir ama tesisat bozuk olduğu için dairenin yarısına cereyan gelmez. Evde telefon da yoktur. Şubat'ın 20'sinde Atsız tekrar bronşite yakalanır, günlerce sokağa çıkamaz, hastalık birkaç hafta sürer, saçı sakalı birbirine karışır. Ancak Mart'ın ikinci yarısında manevi kızı Kâniye ve çocukları Maltepe'deki eve giderler ve Atsız yalnız kalabilir (Hacaloğlu 2013: 226, 230, 233, 235, 241).
Tiksindiğim insanların affı bana hapisten daha çok dokunur.
Rapor almak için Trabzon'a gidecek kadar istek ve imkânım olsa öyle bir kayıplara karışırdım ki bu herifler beni asla bulamazlardı. Böyle bir heves duymuyorum. Bildiklerini yapsınlar. Ben infazın dört ay geciktirilmesi için dilekçe vereceğim. İhtiyaten bir muayene olundum: Tansiyon 19 çıktı ve taşikardi bulundu. Hoş alâmetler değil." (Hacaloğlu 2013: 219-220). 11 Ocak 1973 tarihinde Hacaloğlu'na yazdığı mektupta da Atsız mahkûmiyet işinden bahseder: "Ben af falan beklemiyorum. Şu iş bir an önce nasıl olacaksa olsun diyorum. Tiksindiğim insanların affı bana şu haksız hapisten daha çok tesir eder."
Reklam
Gökhun'a yazılan mektupta bir de Atsız'ın kehaneti vardır: "20 yıla kadar Rusya'da Bolşevizm bitecek ve Rusya parçalanacak." (Hacaloğlu 2013: 217). Mektubun yazıldığı tarih 25 Kasım 1972. Sovyetler Birliği'nin parçalandığı tarih 1991.
Hacaloğlu'na 10 Ağustos'ta yazdığı mektupta Atsız "Galip Erdem'den nazikâne bir mektup aldım. Tabiî, işi uzatmamak için cevap vermedim. Zaten vaktim de yok." diyor (Hacaloğlu 2013: 204). Anlaşılacağı üzere ilişkileri düzeltme imkânı kalmamıştır.
Ötüken Dergisinin İşleri: Ötüken'e gelen şiirleri okuyup basılabilecek olanları seçmek de Atsız'ın işidir. Bu arada bir de roman yarışmasında jüri üyesidir: "Ötüken hakkındaki tenkitlerinde de haklısın ama ne yapalım? Eldekiler bunlar. Daha iyi şiir istiyorsun. Ben, bana gelen okkalarla şiirin en iyilerini seçip Sançar'a
Atsız Yine Rahatsız-Bu Defaki Rahatsızlık Bronşit Atsız'ın yorgunluğuna 13 Ocak 1972'de bir de hastalık eklenmiştir: Bronşit. Hastalığını 4/5 Şubat tarihli mektubunda Hacaloğlu'na bildirdiğine göre 23 günden beri bronşittir. Üstelik bir türlü ısınmayan bir evde yaşamaktadır. Mektubunda şöyle diyor: "Hele bu kış, beni fenersiz yakaladı. 13 Ocak'tan beri hastayım. Bir türlü geçmeyen bir bronşit beni eve bağladı. Sobasız odalarımızda ısı bazen 2 dereceye kadar düşüyor. Bronşitli bir hasta için bu ısıda kalkıp soba yakmanın ne belâ olduğunu çekmeyen bilmez. Oturduğum odada hem aygaz sobası, hem de gaz sobası yanıyor. İkisi birden yanınca palto ile oturulur hâle geliyor. Fakat bu odadan dışarı çıkmak mühim bir problem. Neyse..." (Hacaloğlu 2013: 167-168). 5/6 Mart'ta yine Hacaloğlu'na yazdığı mektupta “Benim hastalığım tamamı ile geçti." diyor (s. 172). Demek ki hastalık bir aydan fazla sürmüştür. Fakat 24 Nisan'da yine Hacaloğlu'na yazdığı mektupta "Hâlimi, eski bir hekim gözüyle pek beğenmiyorum." demektedir (Hacaloğlu 2013: 188). 04 Haziran'da Oraltay'a yazdığı mektupta da yine rahatsızlığından bahsediyor: “Ben rahatsız olduğum için evden çıkıp oralara kadar gidip bakamıyorum. (Bostancı'da yapılmakta olan evin durumundan bahsediyor.) Rahatsızlığım, yaz nezlesi denen berbat bir şey. Sokağa çıkıp terlemeye gelmiyor. Bu da, kışın geçirdiğim bronşitin devamı." (Hacaloğlu 2013: 195).
Çok ilerde de bir gün gelecek; dünya, sanki bu insanlar hiç yaşamamış, bu savaşlar yapılmamış, bu acılar çekilmemiş, bu sevinçler tadılmamış, bu medeniyetler kurulmamış gibi bir sessizliğe bürünecek.
52,5bin öğeden 46 ile 60 arasındakiler gösteriliyor.