Burak DEMİR
@Hictenaz3846
Eğitim Gönüllüsü
Kayseri
Kahramanmaraş, 9 Eylül
9 okur puanı
Mayıs 2020 tarihinde katıldı
Okuma Hedefleri
Bir kitap okudu
272 syf.
·
Puan vermedi
Bir kitap okudu
376 syf.
·
Puan vermedi
Okur Takip Önerileri
Tanrım bayramlık halimiz yok.
Bayrama hakkımız yok; yine de bayram yapacağız, bağışla bizi…
Düşünen baş çekmek, dert çekmekten zor.
-Abdurrahim Karakoç 🖊
Her zaman güçlünün haklı olduğu adaletsiz ve acımasız bir dünyada, âdil bir adam dünyadan kopup kendi tanrısına sığınmaktan başka ne yapabilirdi ki ?
|Gömülü şamdan/ Stefan Zweig
Burak DEMİR tekrar paylaştı.
Hayvanlardan Tanrılara Sapiens/ Yuval Noah Harari
"Bir maymunu, ölümden sonra gideceği maymun cennetindeki sınırsız muzla kandırarak elindeki muzu vermeye asla ikna edemezsiniz."
.
"Para neden herkesin güvendiği tek şey?
Güç elde etmekte böylesine yetenekli olan insanlar neden bu gücü mutluluğa dönüştürmekte
Burak DEMİR tekrar paylaştı.
Aykırı ve alışılmışın dışında bir kitap "Tanrısız Ahlak."
Ateist ve agnostiklerin ya da diğer bir bakışla seküler toplum düşüncesine sahip olanların savunusu.
Daha önce okuduğum Richard Dawkins’in "Tanrı Yanılgısı" bütün kötülüklerin kaynağının din olduğunu iddia ederek biraz ötekileştirici, yargılayıcı ve iletişime kapalı
Burak DEMİR tekrar paylaştı.
"Eskiden Tanrı neyse, şimdi para oydu. İyi ve kötü artık anlam taşımıyordu, yalnızca başarı ve başarısızlık söz konusuydu. Son derece önemli olan 'işini başarıyla yürütmek' söyleminin kaynağı buydu. Tanrı buyrukları ikiye indirilmişti. Biri işverenler -güzide para rahipleri- için 'Para kazanacaksın'; diğeriyse çalışanlar -yani köleler ve
Burak DEMİR tekrar paylaştı.
SAVAŞ BARIŞTIR
ÖZGÜRLÜK KÖLELİKTİR
CAHİLLİK GÜÇTÜR
Bu 3 sloganı benimsemiş ve İktidarın tanrı olarak görüldüğü bir ülke:Okyanusya.Bireyselliğin yok edildiği,düşüncelerin kontrol altına alındığı,insanların köleleştirildiği,yaptığın her şeyin iktidar tarafından izlenildiği,söylediğin her kelimenin yine iktidar tarafından duyulabildiği bir dünya düzeni.Aşk yok,sevgi yok,cinsellik yok,aile yok.Aklınıza gelebilecek neredeyse her şey yasak ve düşüncesuçu olarak görülüyor.Bu yasakları çiğnediğiniz taktirde ise buharlaştırıyor,bu hayattan siliniyor,yok ediliyorsunuz.İşte 1984 kitabında diğer insanların aksine tüm bunların yanlış olduğunu farkeden,farklı düşünebilen baş karakterimiz Winston’ın başına gelen olayları okuyoruz.
George Orwell bu kitapla geleceğin karanlık bir senaryosunu yazmakla kalmamış,geçmişe ve günümüze de ışık tutan,bütün zamanların kitabını yazmış.Aslında hakkında konuşulacak çok şey olan ama ne kadar anlatırsam anlatayım yeterli gelmeyecek bir eser.Bu yüzden uyarı çığlığı niteliğinde olan bu kitabı bence hepimiz okumalı ve üzerinde uzun uzun düşünmeliyiz.
Burak DEMİR tekrar paylaştı.
Kitap Fransız İhtilali sonrasındaki Fransa’nın karanlık günlerini anlatıyor . Romandaki hikâyenin mekânı Paris, romanın zamanı ise 1815'te başlayıp 1932'de ayaklanma ile son buluyor. Krizin insanları nasıl aç ve sefil bıraktığı ve bunun için senelerce çekilen hapishane günleri yürek acıtıyor. Özellikle banka ya da kuyumcuların soyulması değil mecburi ekmek çalmanın adaletsizce ve merhametsizce yargılanması.. Dünya edebiyatının en uzun romanlarından birisi #sefiller kitabı ve bir o kadar etkili. Birçok kez filme uyarlanmış, müzikale ve tiyatro oyunu halinde de sahnelenmiş, Radyo Tiyatrosu ile birlikte okuyorum sizlerde muhakkak dinleyin. Birkaç karakterler var ve hepsi birbiri ile bağlantılı o yüzden akıcılığı sağlıyor..
.
Jean Valijean ana karakter;
Ablasının çocuklarına yani yeğenlerinin karnını doyurmak için çaldığı bir ekmeğin, ona 19 yıl hapishane köşelerinde sürünmesine neden olması ve çıktıktan sonra yaşam mücadelesini anlatması..
Hapisten çıktıktan sonra toplum tarafından damga yiyerek hiçbir yerde kabullenmemesi ve dışlanması.
Cezasını çekmesine rağmen toplumun vicdan altında cezalandırılması.
Parasızlığın, açlığın insana ittiği sefaleti..
.
. "14 yaşımdayken karnımı doyurmak için bir parça ekmek çaldığımda beni zindana attılar ve orada tam 6 ay bedava ekmek verdiler. Hayatın adaleti budur." cümlesini kitabı okurken hep aklıma geldi asıl kilit nokta buydu..
Burak DEMİR tekrar paylaştı.
“Yara nişandır tenine erlerin.
Ölümse son rütbesidir askerin.
Altıda bir üstüde birdir yerin.
Yürüyün yiğitler vatan imdadına.”
.
İslam Bey ve Zekiye Hanım ilk görüşte birbirlerine aşık olmuş iki gençtir. Savaş patlak verdiğinde İslam Bey gönüllü olarak savaşa katılmak ister. Zekiye Hanım gitmemesini ister ancak vatan aşkı ağır basan İslam Bey savaşa gider. Giderken de herkese “Beni seven arkamdan gelsin.” diye seslenir. Bunu duyan Zekiye Hanım durur mu? Erkek kılığına girerek sevdiğinin peşinde gönüllülerin arasına katılır...
..
Vatan Yahut Silistre; Namık Kemal’in sürgüne gönderilmesine sebep olan ve hayattayken sahnelendiğini görebildiği 4 perdelik tiyatro eseridir.
Kitabı çok beğendim. Vatan sevgisini bu kadar yalın ve etkileyici bir şekilde anlatan bu eseri ilk sahnelendiği zaman izleyebilmeyi ve o coşkulu kalabalığın içerisinde olabilmeyi çok isterdim... Tavsiyemdir. .
