Sabitlenmiş gönderi
İki ucu kanlı makas ellerimdeydi; o makasın arasındaydım, o makasın kendisiydim. Makas her kapandığında Aşkın biraz daha sönüyordu, V’nin vahşi ateşiyle.”
Bu, hayatları bambaşka eksenlerde olup bir arada kalmaya çalışan bir seri katil ve teknoloji dâhisi bir mafya babasının hikâyesidir...
Okur Takip Önerileri
Her şeye rağmen aralarındaki bağ gitgide güçlenen bu iki azılı âşık, birbirlerinin geçmişleri ve sırlarına doğru bir yolculuğa çıkarken artık karşı karşıya değil, aynı taraftadırlar. Ateş hislerini itiraf ederken Aşkın’ın iki seçeneği vardır: İnanmak ya da oynamak. Ancak Aşkın iki seçeneğin de Ateş’e duyduğu hislere yenileceğinin farkında değildir.
Kendi “doğrusu” olarak gördüğü meşakkatli yoluna kötülerin hayatlarını alarak devam eden Aşkın yepyeni bir duyguyla tanışır: Aşk. Aşkın bu derin hislerden kaçmak için elinden geleni yapsa da artık çok geçtir; Ateş onun hayatının her zerresine çoktan nüfuz etmeye başlamıştır bile. Bir türlü aşamadıkları güven problemi de beraberinde gelmiştir.
Ben kimsenin müstakbel eşi olarak, kimsenin soy adını taşıyarak saygı da beklemezdim güç de. En büyük güç bendim.
Sonbahar güz yapraklarını sessizce dökerken geçmiş ortaya çıkmayı bekleyen sırlarla çevrilidir.
Nisa ve Demir, her şeyden habersiz mutlu bir şekilde ilişkilerini yaşarken Nisa’nın ansızın karşısına çıkan kişi bütün dengeleri değiştirecektir.
O kişi, yıllardır habersiz kaldığı, özlem çektiği annesinden başkası değildir.
Geçmişin can yakıcı gerçekleri Nisa ve Demir’in hayatına dolanmaya başladığında bir daha hiçbir şey eskisi gibi olamayacaktır.
Rüzgâr yönünü tersine çevirecek ve her şeyi alaşağı edecektir. Peki Nisa ve Demir bu fırtınadan sağ salim bir şekilde kurtulabilecek midir?
Yoksa geçmişle birlikte gelen gerçekler onların aşkını zedeleyecek midir?
Her şey, bu kez çok daha sert bir hâl alacaktır. Ilık yaz rüzgârını ardımızda bıraktığımıza göre…
Sonbahar güz yapraklarını sessizce dökerken geçmiş ortaya çıkmayı bekleyen sırlarla çevrilidir.
Nisa ve Demir, her şeyden habersiz mutlu bir şekilde ilişkilerini yaşarken Nisa’nın ansızın karşısına çıkan kişi bütün dengeleri değiştirecektir.
O kişi, yıllardır habersiz kaldığı, özlem çektiği annesinden başkası değildir.
Geçmişin can yakıcı gerçekleri Nisa ve Demir’in hayatına dolanmaya başladığında bir daha hiçbir şey eskisi gibi olamayacaktır.
Rüzgâr yönünü tersine çevirecek ve her şeyi alaşağı edecektir. Peki Nisa ve Demir bu fırtınadan sağ salim bir şekilde kurtulabilecek midir?
Yoksa geçmişle birlikte gelen gerçekler onların aşkını zedeleyecek midir?
Her şey, bu kez çok daha sert bir hâl alacaktır. Ilık yaz rüzgârını ardımızda bıraktığımıza göre…
Yoksa geçmişle birlikte gelen gerçekler onların aşkını zedeleyecek midir?
Her şey, bu kez çok daha sert bir hâl alacaktır. Ilık yaz rüzgârını ardımızda bıraktığımıza göre…
Geçmişin can yakıcı gerçekleri Nisa ve Demir’in hayatına dolanmaya başladığında bir daha hiçbir şey eskisi gibi olamayacaktır.
Rüzgâr yönünü tersine çevirecek ve her şeyi alaşağı edecektir. Peki Nisa ve Demir bu fırtınadan sağ salim bir şekilde kurtulabilecek midir?
Nisa ve Demir, her şeyden habersiz mutlu bir şekilde ilişkilerini yaşarken Nisa’nın ansızın karşısına çıkan kişi bütün dengeleri değiştirecektir.
O kişi, yıllardır habersiz kaldığı, özlem çektiği annesinden başkası değildir.
Sonbahar güz yapraklarını sessizce dökerken geçmiş ortaya çıkmayı bekleyen sırlarla çevrilidir.
"Gelme. Yaklaşma."
"Geldim. Yaklaştım. Ve senden gitmeye hiç niyetim yok."
Meğerse insanın bütün hayatı sadece birkaç saniye içinde değişebiliyormuş. Gözlerinde ki ışığı ansızın kaybedebiliyormuş.
Demir'e karşı ne yazık ki eskisi gibi değildim, olamıyordum.
Sevdiğin birini artık sana acı veriyor diye sevmek istememek...
Onu çok seviyorsun ama bir taraftan da içinde gram heves, heyecan kalmamış.
Onu çok seviyorsun ama gözlerinde artık küçücük bir umut ışığı bile yok.
Onu çok seviyorsun ama ona baktıkça sadece boşa yitip giden çocukluğunu hatırlıyorsun.
Göğsümün tam ortasında kocaman bir isyan vardı. Öyle bir isyandı ki bu, içimde derin bir sızının oluşmasına sebep oluyordu. Öylece kendi kendine geçmesini bekliyordum ama ben bekledikçe o sızı hiç geçmiyordu. Sanki daha da çok şiddetleniyordu. İçimde tuttuğum hatta yuttuğum bütün o kelimeler sanki içime içime kanıyordu.
Ölümden korkan herkesin, ölmeyi istediği bir an olurmuş ya hani...