Kendinizi dünyaya gösterdiğinizde ve yeteneklerinizi sergilediğinizde doğal olarak kızgınlık, kıskançlık ve diğer özgüvensizlik belirtilerini üzerinize çekersiniz. Bu beklenir bir şeydir. Hayatınızı başkalarının önemsiz duyguları için endişelenerek geçiremezsiniz.
İnsanları harekete geçiren güdüleri tanımalı ve davranışlarını kuşattıkları toz bulutunun arasından görebilmelisiniz. İnsanların gizli güdülerini anlamak gücün kazanımında sahip olabileceğiniz en önemli bilgidir. Aldatma, ayartma ve kullanmanın sonsuz olasılıklarını ortaya döker.
Nietzsche’nin yazdığı gibi: “Bir şeyin değeri bazen kişinin elde ettiği değil, onun için ödediği şeyde, yani maliyetinde yatmaktadır.” Belki amacınıza ulaştınız ve bu değerli bir amaç, peki ya bedeli? Bu standardı her şeye uygulayın, diğer insanlarla birlikte çalışmak veya onların yardımına koşmak dahil. Sonuç olarak hayat çok kısa, fırsatlar çok az ve yararlanabileceğiniz kadar enerjiniz var ancak. Bu anlamda zaman da diğerleri kadar düşünülmesi gereken önemli bir kavram. Değerli zamanınızı ya da zihinsel huzurunuzu başkalarının işleriyle asla ziyan etmeyin; bu ödenmesi gereken çok yüksek bir bedeldir.
Güçte esas olarak doğru ya da yanlış kavramı yoktur ve onu kazanmadaki en önemli becerilerden biri, iyi ya da kötüden çok, şartları görebilme yeteneğidir.
Fransız gastronom Jean Anthelme Brillat-Savarin bir defasında, “Bana ne yediğini söyle, sana ne olduğunu söyleyeyim,” diye yazmıştı. Bense, bana saat kaçta yemek yediğini ve sonrasında şekerleme yapıp yapmadığını söyle,” diyorum.
İlk fiyatlar büyük ölçüde “rastlantısaldır” ve rasgele sorulara verilen tepkilerden etkilenebilir; ama bu fiyatlar bir kez zihinlerimize yerleştiğinde, sadece bir ürün için ne kadar ödemeye hazır olduğumuzu değil, benzer ürünlere ne kadar para vermek istediğimizi de şekillendirir.
Akıldışılığı anlamak, her günkü davranışlarımız ve kararlarımız açısından önem taşır, aynı zamanda çevremizi nasıl düzenlediğimizi anlamak ve bize sunduğu seçenekleri öğrenmek yönünden de önemlidir