Aslında o şeylerin hiçbirine inanmamıştı. Ne Yahudiliğe ne Hristiyanlığa ne de Tanrı'nın kendisine. Bir taraftan inanılmaz bir içgörüyle lanetlenmişken ve başka bir kişiye dokunamazken nasıl inanabilirdi ki? "Sevecen" bir Tanrı için bu biraz fazla acımasızlık oluyordu doğrusu.
Hiç bir şey belli etmiyorlar. Tabii, ben de içimden bu oyunu oynadığımı belli etmiyorum onlara. Onların yüzünü takınıyorum. Belki hepimiz bir yüz takınıp başka bir oyun oynuyoruz.