Aslında o kadar önemli biri olmadığımız ortaya çıktığında neden üzülüyoruz ki? Bunu temel bir aydınlanma hali olarak ele alabilirsek daha iyi olmaz mı? İnanmak dediğimiz şey sonuçta insanın içinde başlattığı bir eylemdir. Ve güzelliğe, aşka inanmak kadar aydınlığa da inanmak, hazır olmak gerekir.
Çinli bir köylü baltasını kaybetmiş.
Komşusunun oğlundan şüphelenmiş çünkü çocuk, bir hırsız gibi konuşuyor, yürüyor ve davranıyormuş.
Ertesi gün tarladaki aletlerin arasında baltasını bulmuş.
Sonra çocuğu yine görmüş; bütün diğer çocuklar gibi konuşuyor, yürüyor ve davranıyormuş.
Gizem dolu bir maceraya atılmak ve kuantum fiziğinin derinliklerine dalmak isteyenler için heyecan verici bir okuma sunan "Süleyman'ın Anahtarı", bilim kurgu ve gerilim türlerini ustalıkla harmanlıyor.
Roman, Isviçre CERN'de CIA ajanının ölümüyle başlar ve bu olay, Portekizli tarihçi Tomas Noronha'nın adının geçtiği bir
Geceleri gökkuşağına boyamak mıdır suçum ?
Herkes bağırırken şiirler okumak mı ?
Susmak mı sözün bittiği yerde ?
Kusmak mı sindirebildiklerinizi ?
Apansız uykum kaçıyor kaç gece,
Bu da mı aleyhime kanıt ?
Sondan saymaya başladım adları-böyle
Hoşuma gidiyor
- beğenmeseler de
seviyorum ellerimi,
hep olmayacak düşler görüyorum,
Yenileceğim kavgalara giriyorum durmadan.
İtiraf ediyorum ?
Silin adımı listenizden, yokum;
Aslında bir oyun olan kavgalarınızda ve aslı bir Kavga olan oyunlarınızda.
Kirli sevinçlerinize ortak etmeyin beni. Gözyaşlarınızı da paylaşmıyorum.
Yalan övgülerinize ihtiyacım yok.
Gıyabımda kesinleşmiş hükümler verin.
Bir sürgün nereye sürülebilir ?
Gölgeler kelepçeye vurulur mu ?
Çekilin, yürümediğiniz yolları(mı) kirletmeyin!
Sonuç olarak bilinç, biyokimyasal programlanışını kontrol etmek ve planlamayı iyileştirmek için beyin tarafından yaratılan bir tertibattan başka bir şey değil.
Hayatın neyse o olduğunu biliyordu, ebediyet içinde basit bir nefes, kelebeğin kanat çırpışı kadar fani bir an, her daim hezimetle son bulan bir zafer, kaçınılmaz olarak uçuruma çıkan bir yol.
'Seni çok özledim' demek istiyorum
Cümlede en çok da çok kelimesi az kalıyor.
Sende beni çok özle istiyorum.
Bu kez de çok kelimesi çok olur sanıyorum
Anlatınca çok oluyorum,
Susunca da çok ölüyorum..
"Tanrının Formülü" benim için gerçekten etkileyici bir okuma deneyimi oldu. Kitabın başlangıcı 1951'de İsrail Başbakanı'nın Albert Einstein'ı ziyaretiyle başlayan bir gerilim atmosferiyle dolu. Bu ziyaret, sadece atom bombası projesi hakkında değil aynı zamanda evrenin temel yasaları ve tanrının varlığı gibi derin felsefi konuları da kapsıyor. Bu karmaşık olaylar arasında CIA'nın devreye girmesiyle hikaye daha da derinleşiyor.
Kitabın dilindeki çekiciliği ve akıcılığı gerçekten çok beğendim. Ancak teknik terimlerin yoğunluğu zaman zaman okumamı zorlaştırdı diyebilirim. Yazar, bilimsel bilgilerin doğruluğunu vurgulasa da, bazı bölümlerdeki derinlik beni biraz sıkıyor gibi hissettirdi. Bununla birlikte kuantum fiziği ve kriptografi gibi konulara ilgim olduğu için bu kitabı büyük bir ilgiyle okudum.
Kitabın çevirisi oldukça başarılı ve akıcı. Kalınlığı sizi korkutmasın, çünkü akıcı bir üsluba sahip olduğu için hızlıca okunabilir. Fakat kitabın tam olarak sindirilmesi zaman alabilir. Bazı felsefi ve bilimsel konuların daha derinlemesine anlaşılması için kitabı ikinci kez okumam gerektiğini düşünüyorum.
Sonuç olarak, "Tanrının Formülü" benim için sorgulayıcı ve düşündürücü bir kitap oldu. Bilimsel açıdan ilginç tespitlerle dolu olan bu kitabı kesinlikle tavsiye ediyorum. Yazarın diğer eserlerini de mutlaka okuyacağım.