Bazen evren döngüsünün adaletini sorgularken buluyorum kendimi. Sonra diyorum ki, İnsanlıktan bir nebze pay alamamış kişilerin işlerinin yolunda gitmesi de sistemin bir parçası. Adeta, zamanı var acelesi yok dercesine...
Az evvel eşim , "Duydun mu? İnsanların ruh sağlığını çökertmek için hastalık yaymışlar." dedi. Yani bunun kendisiyle hiç alakası yok ; tamamen dış güçlerin etkisi...
Günlük travmalardan neden kimse bahsetmiyor? Sosyal mecralardan sonra artan anksiyete, güzelleşme kaygısı, kültürel ve ekonomik sorunlar, asimile edilen insanlık vs... çocukluk travmasına yer kalmıyor ki.Kimse anne babasından gelen gen aktarımına suç bulmasın. Sorunun temeli değişen zaman , değişen örf, adet, gelenek ve toplum. Bu değişkenin adı da yetersiz hissetme travması.
Aynada gördüğüm kişinin kafası oldukça karışıktı. Yorulmuş gibiydi ve aşırı düşünceliydi. "Tanışıyor muyuz?" diye sordum.
Hiç sanmıyorum dedi..
Oysa ki bir aşinalık sezinlemiştim...