Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Işık Parlar

Reklam
🎥 The Words (2012) Benim felaketim, kelimeleri; onları yazmama ilham veren kadından daha çok sevmem oldu.
🎥 The Words (2012) Çocuğun herhangi bir konu hakkında okuduğu ilk kitaplarmış bunlar. Hayatında ilk defa dünyanın doğduğu yerden çok daha büyük olduğunu görmüş ve daha fazlasını istemiş. Daha fazla bir şey olmak istemiş. Bir yazar. Evet ama o kelimenin anlamını bile bilmiyormuş.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
🎥 Enemy (2013) Eski Roma'da insanlara kontrol ve eğlence sundular. Halkı eğlenceyle meşgul ettiler. Ama diğer diktatörlükler fikirleri ve bilgiyi kontrol altında tutmak için farklı stratejiler uygularlar. Peki bunu nasıl yapıyorlar? Eğitimden kısarak, kültürü kısıtlayarak, bilgi edinmeyi yasaklayarak... Bireysel söylemlerin olduğu her şeyi yasaklayarak...
🎥 Pulp Fiction (1994) Rahatsız edici sessikliklerden sen de nefret ediyor musun? Neden kendimizi rahat hissetmek için saçma sapan konuşma ihtiyacı duyuyoruz? Özel birini bulduğunu böyle anlarsın. Bir dakika susup gönül rahatlığıyla sessizliği paylaşabiliyorsun.
Reklam
Kitaplık düzenlemek en iyi antidepresanlarımdan.
"Yola çıkmak istersin; taş duvarlar önünde durur. Terk etmek istersin; geride kalanlar uğursuz birer ruh gibi ardına eklenir. Geçmişini tutuşturmak istersin; görünmez bir el meşaleni söndürür. Yaratmak için, yok etmeyi göze almak gerek. Ateşin hakkını vermek için, onun ışığında durmak gerek."
Çocukluk, aklın karanlık vakti gelmeden önceki sesler, kokular ve görüntülerden ibarettir. (John Benjeman) (Çizgi Pijamalı Çocuk)
Kara Ölüm süresince Venedikliler, mürettebata şehre giriş izni vermeden önce tüm gemileri 40 gün beklettiler. Böylece onlarda veba olmadığından emin oldular. Karantina sözcüğü İtalyanca "quaranta" dan geliyor. Yani 40. Inferno
Acelecilik
Bu hayatta telaş içerisinde olmak, sabırsız olmak, bazen bize bindirdiği suçluluk duygusuyla sanki bizim bir kusurumuzmuş gibi görünüyor. Değil! Daha doğrusu bizim bu kusura sahip olmamız için devasa bir sistem çalışmakta. Bizi sabırsız yapmak için, bizi telaşlı yapmak için... Çünkü biz günün sonunda bir pazarlama kültürünün içinde yaşıyoruz ve amaç bize mümkün olduğu kadar bir şeyleri pazarlayabilmek. Bunun için en büyük rekabet ne? Uyku. Uyuduğumuz anda bu oyunun bütün düzenini bozuyoruz. Sabırsız uyku diye bir şey yok, telaşlı uyku diye bir şey yok, çabuk acele uyku diye bir şey yok. Uyku bizim belki de gerçekten en insani halimizi temsil ediyor. M. Serdar Kuzuloğlu