Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İsmail ünsal

Şiir kitabı hakkında kısa bir anket
- Şiir kitabı alırken neyi önemsersiniz? Tavsiye ile mi? Kitapçıda seçerek mi? ....? - Şiir kitabını nasıl okursunuz? Baştan sona öykü kitabı gibi mi? Arada karıştırarak mı? Sondan başa doğru mu? .... ? - Bir şiir kitabında en çok neyi ararsınız? Duygulanım mı? İlginç anları anıştırması mı? Espri ve yaşama sevinci? Romantik duygulanımlar mı? Farklı algılamalar? Gerçeğin yüksek sesle dilegetirilişi mi? ........? - Şiir kitabını bir kere okuyup kenara mı koyarsınız, yoksa birçok kez mi okursunuz? her okuduğunuzda yeni bir şey keşfettiğiniz bir şiir kitabı var mı? - Şiir kitabı okumam, okuyamam diyen arkadaşınız var mı? Neden olumakta zorlanıyorlar sizce? - pek tanınmasa da kitabını severek okuduğumuz bir şair? - En son hangi şiir kitabını adınız? okuma grubumuzda bu konuyu tartışacağız, sizin düşüncelerinizi de alslım dedik. İlginiz, emeğiniz ve yanıtlarınız için teşekkürler,
Reklam
Yayınevlerine, Editörlere soru
Türkiye'de yayınlanan belgesel, deneme, anı, hatta kimi bilimsel kitaplarda genellikle dizin bulunmuyor. Neden acaba? Çeviri kitaplarda dizin genelde bulunuyor. Garip değil mi? Bir yazar onlarca yıllık anılarını yazmış, adlar dizini yok.... Birçok tarihsel olaydan bahsedilen bir kitap, ne yer ne de adlar dizini yok. Yazarlar mı, editörler mi beceriksiz? Belki de okuyucuyu önemsemiyorsunuz? Belgesel kitap bir romandan farklı okunur. Bir kez gözden geçirirsin, sonra konu olduğunda dizine bakar, o kişi ne demiş diye bakarsın. Adı geçen kişi veya yeri kolay bulmak için dizine bakarsın.... Editörün biri beni aydınlatırsa sevinirim....
Komünel okuma kulübü Berlin
Berlin'de 1990 yıllarının Mosaik gençlik kültür katını kuran, çeşitli etkinlikler geliştiren, o zamanların gençleri 2022 de yeniden biraraya geldiğimizde işlerin, ailevi ve özel yaşamın yanında okuduklarımızı paylaşma ihtiyacımız olduğunu fark ettik. Böylece Berlin'de okuma kulübümüz oluştu. Cafe Commune'de buluştuğumuz için Berlin

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
A. Kadir Özer Var olmak cesaret ister
1000Kitapdaki bir incelememe kitabinin yol haritasini eklemek istiyorum. Ancak resim yayinlama yalnizca burada mümkün sanirim. Ben de buraya ekleyeyim. #205040478
2022 Okuma yolculugu
(Almanca Klavye ile yazdigim icin Tr harflerim yok, kusura bakmayin lütfen). Aslinda benim okuma hedefim yoktur, cünkü zaten zaman buldukca okurum. Ve biraz da okuma oburuyumdur, yani kimi zaman önüme her cikandan tadarim. Bu yil sonunda Hanya Yanagihara nin romanini bitirdim. Sonunda! Bu konudaki izlenimlerimi (inceleme yerine) yazdim.
Reklam
Bir kitabın eklenmesini istiyorum. Ali Özenç Çağlar, Günah kuşları, Klaros Yayınları, Ankara, 2022, Admin ekleyebilirse sevinirim. Aslında bunun için bir iletişim yeri vardı, bulamadım...
Berlin Okuma Grubu
Okuduğumuz kitapları Değerlendiriyoruz 07.10.2021 saat 19.00 Bavul Cafe Annendestr. 13, Berlin Sunucu veya dinleyici olarak katılabilirsiniz Amaç okuduğumuzu paylaşmak, kitaplar hakkında sohbet etmek, yeni kitapları tanıtmal! Berlin Okuma Grubu
Face de dolaşan en güzel yeni yıl kutlaması! Ben de biraz değiştirdim, yuvarlamaya devam..... Yeni yılınız baldan tatlı, kelebek 🐞 gibi kanatlı, 1001kitaplı, facebook, instagram "like"lı, haftada üç gün ızgara kabaklı, ama bitkaç gün de şaraplı,🍷 rakılı geçen yıldan siyasi havalı, gösterisi bol, Sarı yeşil yelekli, Kanadalı
Alıntıladığım söz, yazı beni bağlar mı?
Alıntıladığım söz, yazı beni bağlar mı? Alıntının paylaşılmasıyla benim payıma nasıl bir sorumluluk düşüyor? 1K alıntılarını genelde seviyor ve ilgiyle izliyorum! Bazı yazarların kitaplarından alıntılanmış sözler paylaşıldğında, yorum da yoksa, bu düşünce, paylaşanın düşüncesi mi, diye sormadan edemiyorum! Eğer bu düşünceyi eleştirirsem yazarı mı, alıntılayanı mı eleştirmiş oluyorum? Bu özellikle siyasi, provokatif kitaplardan alıntılandığında daha da çarpıcı oluyor! Bir şiir dizesi, roman, öykü hoşunuza gider paylaşırsınız! Diğer insanlar beğenir beğenmez önemli değil! Özellikle siyasi kitaplardan örneğin (aşırı bir örnek olduğu için, yoksa başka bir yazar da olabilir) Hitler'den alıntı yapmak beni bağlar mı? Bu alıntıyı neden paylaştığıma dair bir not düşmediğimde, bu düşünceyi benimsediğim anlamına mı geliyor? Bu yazardan alıntı yaptığım için ona değer vermiş mi oluyorum? Bence alıntıladığım her yazı, benim bu yazıyı önemli, değerli, güzel, hoş... bulduğumu gösterir. Yazara da değer vermiş olurum! Elbette ilginç bulduğum, ama kesinlikle katılmadığım, hoş olmayan bir yazıyı, bir düşünceyi ibret olsun diye de paylaşabilirim, ancak bu durumda alıntıya bir not yazmak, olayı aydınlatabilir diye düşünüyorum. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Gürkan ile bir dergide karşılaşmak
Gürkan ile bir dergide karşılaşmak Ot dergisinin poster hediyeli mayis 19 sayısında Haydar Ergülen, yaşamış şairler alfabesinde sevgili dostum Gürkan Kesici'den bahsediyordu. "Gürkan Kesici. Berlin'de görüşmüştük bir de istanbulda karşılaşmıştık. Gültekin Emre'nin şiir-lik dergisine yardım ediyordu sanırım. Çoşkuluydu, öfkeliydi, kırgındı. 2005 de gittiğinde 38 yaşındaydı. Kitabı yoktu, güzel şiirleri vardı "canımız yanmasın diye/ keşkelerle yaşamayı/ göze aldık nedense."
Reklam
Cahit Sıtkı Tarancı
Yalnızlığa dair Can yoldaşın olmazsa olmasın Yalnızım diye hayıflanmayasın. Eğilmiş üstüne gökyüzü masmavi; Bir anne şefkatine müsavi; Üç adım ötede deniz; Dosttur, ne öfkesi ne durgunluğu sebepsiz. Bir derdin varsa açabilirsin ağaçlara; Ağaç yaprak verir, sır vermez rüzgâra Ve kış yaz, Dalda kuş eksik olmaz. Dağ başında duman. Yalnızlık nedir göreceksin öldüğün zaman Cahit Sıtkı Tarancı
kitap okuma oburluğu
Yazlıkta kitap okuma oburluğuyla stresdeyim! Geçen seneden daha okurum diye bıraktığım romanlar, evde yazlıkta okurum diye getirdiklerim, hele hele, şu sessiz sakin ortamda okuyayım, notlar alayım dediklerim, bir de yazlığa yeni ısmarladığım kitaplar, gazete ve dergiler de bir araya gelince kitlendim kaldım! Bilmem siz de böyle durumlarla karşılaşıyor musunuz? Bu durumdan çıkmak için ilk önce interneti kısıtladım (1000k hariç), gazeteyi bire indirdim, yatak başı kitabını teke indirdim, terasda okuduklarımda bir roman ile bir araştırma-inceleme kitabı seçtim ! Yarım bıraktığım kitapları, 'okunmuyor işte lan!' diye kapattım! yeni gelen ve oku beni diye kucağıma atılan kitapları, dolapta özel bir bölümde sıraya koydum.... başka ne yapayım....?
küçük iskender 55 yaşında karbonlaştı!
İskender'i ben öldürmedim şiir kitabından bir şiirle anıyoruz! zıkkım vardım öldüm bu benim karbon dönümüm bedenim, bu benim karbon düğünüm oksijenle kirlendim yaşarken vardım öldüm saf hidrojen dinlendim
Bir dörtlük
Bugünkü sohbetimizde annem, İçanadoluda kâr'a İzmir'e gidenin ardından söylenen bir türküyü anımsadı: Sen gidersen kardeş ben de giderim Satar mallarımı harçlık ederim Ege bölgesine sıcak diyorlar Yazmamı başına dulda ederim (Dulda, gölge anlamında) (1950-60 yılları) İnternette aradın bulamadım! Her halde kırşehir yöresinde yakılmış bir türkü!
Çağdaşlık
Aynı röportajdan bir inci daha! Sigmund Freud çağdaşlaşma (Zivilisation) kim ile başladı biliyor musunuz, der ve soruyu yine kendi yanıtlar, bir kavgada karşısındakine silah çekmek yerine küfreden insanla!
Geleceğin tasarımı
Bir röportajdan alıntı: Geçmişte gelecek daha iyiydi! (Alman komedyen ve sinemacı Karl Valentin demiş) Die Zukunft war früher auch besser!
Reklam
Sabahattin Ali'ye ilişkin Facebook'ta dolaşan bir yazı
Babam Sabahattin Ali 1948 yılının karlı bir Şubat sabahı benim ve annemin bir kaç poz fotoğrafını çektikten sonra Ankara’dan İstanbul’a doğru yola çıktı, ve bir daha geri dönmedi. Ölüm haberini neredeyse bir yıl sonra 1949 yılı Ocak ayında gazetecilerden aldık. Başta herşey usulüne göre halledilmişti. Sabahattin Ali’yi “milli hisleri galeyana
Nasreddin Hoca Fıkraları
Geçen gün ingilterede 1974 de yayınlanan İdris Shah ın Nasreddin Hoca fıkralarının Almanca çevirisini okudum! Hikayeleri biliyoruz da bir de batıda nasıl anlatılıyor diye merak ettim. Bir de kitabın çizimleri grafiği çok hoşuma gitti! Hocayı farklı çizmişler, Almancası hala satılıyor
Neden Orhan M. ARIBURNU?
Berlinde Orhan Murat Arıburnu anısına bir ŞİİR GECESİ olacak! 9.11.2018, saat 19.00 Tiyatrom da. Ertekin Özcan'ın davet ettiği şiirseverler kendi şiirlerini sevecekler!
Orhan Murat Arıburnu
Orhan Murat Arıburnu'yu anımsadım! Bir şiirini rastgele seçtim! İnternet torbasına koyan sağolsun! Rastgele Ellerin Ellerime değse rasgele Parmağın, parmağıma İçimden yıldızlar uçuşur Sana, taa sana. Gözlerin Gözlerime değse rasgele Dizlerin, dizlerime Yağmurlar yağar içime Taa içime. Bir soluğun değse, Bir dudağın değse yüzüme Bir daha Bir daha değse Ve bir daha değse Rasgele!..
Iyi sorular ...
Diğer çocuklara anababaları okulda ne öğrendiklerini sorarlardı! Bize ise "Bugün okulda iyi bir soru sordun mu?" derlerdi! İyi sorular kesin yanıtlardan daha da önemlidir! Nobel ödüllü bilimadamı Eric Kandil
Sanatsal yaratıcılık
Şu sıralar bilinçaltının yaratıcılığa katkısıyla ilgilenirken ilginç bir röportajda bu konuda benzer düşüncelerle karşılaştım: Röportaj Alman yönetmen Donnersmarck ile. Konu yaratıcılığa gelince şunları söylüyor: "Elia Kazan çok güzel ifade etmiştir "Sanatsal deha yaşamın yarasının üzerinde oluşan kabuktur". Güçlü bir imge bence, çünkü olabildiğince açabilirsiniz. Yara açık kanlı ve iltihaplı ise o zaman sanatsal yaratıcı olamazsınız. Yara iyileştiğinde ancak yaranın kabuğuyla sanat yaratılabilir. Yara ne kadar derinse yaranın kabuğu da o denli büyüktür." Der Spiegel dergisi Florian Henckel von Donnersmarck ile söyleşi.
Reklam
Sapiocinselliği
Bugün bir yaşıma daha girdim! Sapiosexualitaet sapiocinselliği. Ne demek? Almanca bir dergide geçiyordu .... Zekiliğin cinsel çekici olması! Zeki olan karşı cinse ilgi duymak imiş. Akıllı olduğu için biriyle birlikte olmayı istemek.. Hani derler ya "güzel/yakışıklı değil ama çok akıllı! Gözlerime baka baka matematik denklemi çözdü.... Ellerimi tutarak Platon'dan Nietzsche'ye oradan da Freud'a geçtiğimizde olan oldu.... gibi
Okuduğum kitabı bulamıyorum... nerede olabilir acaba? :/
Geçen yıl kutüphanede elime geçen bir sesli kitapta hiç tanımadıgım bir yazarın yazarlık ve edebiyat anlayışı hakkında bir söyleşisi ilgimi çekmişti! Sesli kitaplarda yazarlar ender iyi bir sesli okuma yaparlar! Ama bu adamcağız oldukca sakin ama etkileyici bir biçimde nasıl yazdığını sabah uyanmasından yazma, düşünme, kurma, kağıda geçirme, dinlenme ve günlük işleriyle uğraşısını anlatıyordu! Sabah kalkıp tam bir alman disipliniyle yazacaklarinı kağıda geçiriyor, sonra her gun gittiği kahveye gidip kahve içip pasta yiyerek kahvaltı yapıyor, yürüyüşe çıkıp hikayesini kuruyor, dinleniyor, eve gelip hep aynı müzik parçasını dinleyerek yazıyor ya da yazdıklarını düzenliyor... bu arada kısa ve uzun yuruyüşlerle hep aynı yollarda yurüyüşlere çıkıyor! Bu günlük yazma eylemini anlatırken özgeçmişine dönerek yazma serüvenini yaşamındaki yaratıcı dönemleri anlatıyordu.... saarland civarında küçük bir şehirde yaşıyordu! Bu sesli kitap beni etkilemiş, onun diğer kitaplarını da okumak istemiş, ancak sonra unutmuştum. Arada bir onu anımsar, ancak adını getiremediğim için hayıflanırdım. Bugün der spiegel dergisindeki bir taziye yazısında yeniden karşıma çıktı! Hemen tanıdım: Ludwig Harig. 5 mayıs 2018 de 90 yaşında vefat etmiş. Alman edebiyatında hiç bir gruba katılmamış, edebiyat çarkından uzak kalmış, otobiyografik bir üçleme ile, 'wer mit den Wölfen heult, wird Wolf' (kim kurtlarla ulursa, kurt olur', adıyla yayınlanmış! Okuyacağim kitaplar arasına koyuyorum! Hele sesli kitap bulursam hemen! Unutmayayım diye işte buraya kaydediyorum!
Murathan Mungan'ın Karanfil şiirini bize tekrar hatırlatanlara teşekkürler. ********* KARANFİL Kulağında karanfil taşıyan halkımın oğulları Atlanın gidiyoruz.