Olanca genişliği ve zenginliğine rağmen onu barındırmak istemeyen dünyanın, insanların incelmiş kaburga kemikleri arasındaki bir karış eti dahi iştahla sıyıran nüfuz sahiplerinin, tek cesaretleri dört ayaklı bir tahttan ibaret olan korkusuz korkakların yüzüne tükürerek ölüyordu.