“İlk kilisede ayin kadehleri tahtadan yapılmıştı ama rahiplerin inançları altındandı. Bu karanlık dönemde Papa ve Roma’daki kardinallerin döneminde ayin kadehleri altından yapılmış, rahiplerin inançlarıysa tahtadan!”
Duygularımız hiçbir ifratı kabul etmez. Çok fazla gürültü bizi rahatsız eder; çok fazla ışık gözlerimizi kamaştırır; çok fazla yakınlık veya uzaklık görüşe engel olur. Lafı çok uzatmak veya çok kısa kesmek söylenen sözün değerini azaltır. Çok fazla zevk ıstırapla neticelenir.
PASCAL
“Bir kilimi üzerinde sevgiliniz gezinecekmiş, bir kaşkolu çocuğunuz boynuna dolayacakmış gibi dokur, bir binayı içinde anneniz oturacakmış gibi yaparsanız, ne o kilim eskir, ne o kaşkol solar, ne o bina yıkılır”
“Üzüntülerimiz günlük hayattaki ödevleri bile normal bir şekilde yapmamızı engelliyor. Kederin ağına takılan balıklar, çırpına çırpına ölüyorlar. Mutluluk bir seyahat şekli olması gerekirken bir türlü ulaşılamayan hayali istasyonlar haline geliyor. Yüzlerimiz hüznün yüzlerce elbisesinden hangisini seçeceğine bir türlü karar veremiyor. Aynı hava sıcaklığında bir gün üşürken, bir başka gün terleyebiliyoruz. Bir gün kahkahalarla güldüğümüz bir espriye, bir başka gün tebessüm etmekte zorlanıyoruz. Su bazen sıfır derecede donmuyor, bazen kaynamıyor yüz derecede. O halde, ‘ Bizi mutlu kılan şey şartlardan çok, ruhumuzdur.’ İstemekle değil, istememekle hür olan ruhumuz.”
“Herkes yolcusu bu yolun… İtişip kakışmanın ne gereği var. Herkese yer var nasıl olsa… Üstelik acelecilik budalalıktır, çünkü acele ettikçe geç kalır insan…”