Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Selim

Selim
@KitapKitap
Burada yer alan okuduğum kitaplar listesine 2016 yılı öncesi okuduğum kitaplar dahil değildir.
322 okur puanı
Eylül 2016 tarihinde katıldı
Eskiden ozan kendini bir peygamber sayıyordu: onurlu bir iş. Sonradan toplum dışı, lanetleme bir adam oldu; o da iyi. Bugünse bir uzman durumuna düştü; otelin kâğıdında adının yanı başına «edebiyatçı» sıfatını yazarken bir üzüntü duymazlık edemiyor.
Sayfa 69 - SayKitabı okudu
Reklam
Bugün yalnız farkına varıyoruz ki, Mussolini, Hitler, Hirohito birer kralcıktı sadece. Demokrasilerin üzerine saldıran bu yağmacılar ve kan dökücüler, aslında hiç de güçlü değildiler. Kralcıklar öldü ve gözden düştüler, gerçek derebeylikleri, Almanya, İtalya, Japonya yıkıldı, onlarla dünya basitleşti, yalnız iki dev kaldı ayakta, birbirlerine bakan iki dev.
Sayfa 50 - SayKitabı okudu
Yazarlar, sanat için sanat tutumunu uzun zaman sürdürmekten suçludurlar. Bugün, durum iyice değişmiştir. Çünkü, kimse, ne sorumsuzluğa, ne de sanat için sanata inanıyor artık.
Sayfa 34 - SayKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Bir başka deyimle, iki tutum var: Düzyazı ve şiir. Sözcükleri bir şeyi adlandırmak için kullanan yazardan istenecek şeyi, onları bir başka türlü kullanan kimseden, (yani, bir araya geldikleri zaman tuval üzerindeki renkler gibi, yeni etkiler yaratan nesneler gibi kullanan) kimseden İsteyemeyiz.
Sayfa 19 - SayKitabı okudu
Nazi rejimine karşı koymamış her Almanı bu rejimden sorumlu saydık.
Sayfa 17 - SayKitabı okudu
Reklam
HERMAN MELVILLE VE “BENITO CERENO” ÜZERİNE -Lale Eren
Bir İspanyol gemisinde yaşanan bir köle ayaklanmasını konu alan “Benito Cereno”da Melville, denizcilik ve gemicilik deneyimlerinin yanısıra, insanın kötü güçlere karşı savaşımını sergiliyor, dramatik bir anlatım ve ahlaksal bir öykü kurgusu içinde. Dramatik simgelerle bezenmiş süslü bir edebi dille yazılmış olan öyküde, aslında çoğu yazısında olduğu gibi, “göze görünenin” altındaki asıl büyük gerçeği irdeliyor Melville.
Çünkü siz umutsuzluğunuzdan bir sarhoşluk yarattınız, çünkü bu sarhoşluğu bir ilke yapıp onun esiri oldunuz; insanın özünde var olan yoksulluğu tamamlamak için onunla savaşmayı, bütün eserlerini yok etmeyi göze aldınız.
Sayfa 51 - BilgiKitabı okudu
İnsanların devriyle tabiatın devrinin ağaç ve anıt şeklinde birbirleriyle sarmaş dolaş olduğu bütün bu çiçekler, taşlar, tepeler, manzaralar! Yanyana duran bu hayalleri belleğim bir potada eritip bir tek yüz yaptı, en büyük vatanımın yüzü. Bu güçlü, tasalı yüzü yıllardanberi üzerine düşen gölgenizle tedirgin ettiğinizi düşündükçe boğazımda birşeyler düğümleniyor. Halbuki bu yerlerden bir kısmını birlikte gezmiştik. O zamanlar, bir gün, bu yerleri sizin elinizden kurtarmak için savaşacağımız aklımdan geçmezdi. Bazı kızgın ve umutsuz anlarımda, San Marco manastırındaki güllerin hâlâ açtığını, güvercin sürülerinin Salzburg katedraline konup kalkmakta devam ettiklerini, Silezya’nın küçük mezarlıklarındaki ıtırların durmadan yeşerdiğini düşünür ve üzülürüm. Ama, başka zamanlar -ki gerçek olanlar sadece bu anlardır- bunlar sevindirir beni. Çünkü, bütün bu manzaralar, çiçekler işlenmiş tarlalar yeryüzünün bu en eski kıt’ası her baharda, size kana boğamıyacağınız şeylerin de bulunduğunu öğretecekler.
Sayfa 45 - BilgiKitabı okudu
Tanrılarla tiranlar arasında bir denge yaratan güçtür insan.
Sayfa 28 - BilgiKitabı okudu
Bu mektupların yazarı «siz» dediği zaman, «siz Almanlar» değil, «siz naziler» demek istemektedir. Sayfa:8 ------------- Bunların dışında, bir de, kahramanlık konusundaki şüphelerimizi yenmemiz gerekiyordu. Bizi kahramanlık kavramına tamamen yabancı sanıyorsunuz, biliyorum. Ama yanılıyorsunuz. Aslında biz kahramanlığı hem öğretir hem de sakınırız ondan, öğretiriz, çünkü tarihin on asrı bize neyin soylu olduğunu öğretmiştir. Sakınırız, çünkü aklın on asrı bize doğallığın sanatını ve iyiliklerini de öğretmiştir. Sizin karşınıza çıkmak için çok uzaklardan bir dönüş yapmak zorundayız. Ve işte bu yüzden, gerektiği anda yalanın kollarına atılan Avrupa’da bir biz geç kaldık, gerçeği aramakla uğraştığımız için. İşte bu yüzden başlangıçta bozguna uğradık. Siz üzerimize saldırırken yüreklerimizde doğrunun bizden yana olup olmadığını araştırmakla vakit geçirdiğimiz için.
Sayfa 17 - BilgiKitabı okudu
Reklam
Birinci mektup
Ben, yurdumu, adaleti de severek, sevebilmek istiyorum. Kan ve yalan pahasına kazanılmış olduktan sonra her türlü büyüklüğün onda toplanmasını isteyemem. Ben yurdumu adaletle birlikte yaşatmak isterim.» O zaman bana: «Haydi canım, siz yurdunuzu sevmiyorsunuz.» dediniz.
Sayfa 13 - BilgiKitabı okudu
öndeyiş
Bir Alman Dosta Mektuplar, Fransa'da, kurtuluştan sonra az sayıda yayımlandı ve yeni bir baskısı yapılmadı. Yabancı ülkelerde yayımlanmasına ise, burada açıklayacağım sebepler yüzünden, her zaman karşı durdum. İlk defa Fransa dışında yayımlanışı bu baskısı ile oluyor. Buna karar vermemdeki en önemli sebep, ülkelerimizi ayıran o gereksiz sınır çizgisini ortadan kaldırma çabalarına, kendi çapımda, bir katkıda bulunmak isteğimdir.
Sayfa 7 - BilgiKitabı okudu
Bir gün Suler'a: «Sen Liovuşka, kendini beğenmişliğinden dolayı iyi olmayan hiç bir şeyi okumuyorsun, oysa Gorki kendine güvensizliğinden dolayı, iyi olmayan birçok şey okuyor. Ben ise iyi olmayan birçok şey yazıyorum, yaşlı bir adamın tutkusundan ileri geliyor bu, herkesin benim gibi düşünmesi isteğinden. Bu iyi bir şey tabii bence, Gorki kötü bir şey olduğunu düşünüyor bunun, sen ise hiç düşünmüyorsun;
Sayfa 66 - bilgiKitabı okudu
Birden silkiniverdi, yumuşak bir sesle: «Şimdi bir öykü anlat bana; sen güzel anlatıyorsun. Bir çocukla, kendi çocukluğunla ilgili bir şey. Senin bir zamanlar çocuk olduğuna inanmak kolay değil. Garip bir yaratıksın sen, sanki büyük doğmuşsun. Düşüncelerinde bir hayli çocuksu, olgunluktan uzak yönler var, ama yaşamı gereğinden çok daha fazla tanıyorsun — daha fazlası da can sağlığı artık. Evet, bir öykü anlat...»
Sayfa 65 - bilgiKitabı okudu
Fransızların üç yazarı vardır, Stendhal, Balzac, Flaubert; bir de Mauppasant belki, gerçi Çehov ondan daha iyi ama. Goncourtlar soytarıdan başka bir şey değildirler, ağırbaşlı görünmeye öykünürler ancak. Yaşamı, kendileri gibi uydurmacıların yazdığı kitaplardan öğrenmişler, ağırbaşlı bir iş yaptıklarını sanmışlardır; ama hiç kimseye yararı olmayan bir şeydi bu.» Bu düşüncesine katılmadım, biraz kızdı Leo Nikolayeviç; karşı durulmaya hiç mi hiç dayanamazdı, düşünceleri ise kimi zaman garip, kaypak bir nitelikte olurdu.
Sayfa 61 - bilgiKitabı okudu
565 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.