Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Cheonsa

Cheonsa
@Kitaplarin_pesinde
"Ne zaman düşsem bu yalnızlığa Kitaplar koştu hep yardımıma"
kimi artık tanıyamadığını düşünüyorsan asıl şimdi tanımaya baş­lıyorsun demektir. çünkü insanlar ilk önce iyi özelliklerini, en son gerçek yüzlerini gösterirler.
Sayfa 103Kitabı okudu
Reklam
insanlar birbirlerinin dışlarıyla ilgilenmekten, içlerinde ne taşıyor olduklarından bihaberler. İlk önce içine bak, sonra dışına.
gerçekten istediğin hayatı mı yaşıyorsun yoksa onların istedikle­rini mi? ne kadar dinliyorsun içindeki sesi? “sus!” mu diyorsun düşüncelerine, öldürüyor musun onları? yoksa doya doya nefes almalarına izin mi veriyorsun? kurduğun hayalinin gerçekleşmesi için mi uğraşıyorsun, yoksa “sen bunu yap.” dedikleri bir hayalin peşinde misin? birini unutmak için başka birini kullanarak, onu sevmeye mi çalışıyorsun? yoksa gerçekten iliklerine kadar sevdiğin biriyle misin? cevap ver... ben değil ama “kendin” senden cevap bekliyor. hep başkalarını suçluyorsun. anlamıyorlar. sana “bir” hayat verildi ve “bir” gün gülerek hatırlanan, bu dünyadan geçip gidenlerden “biri” olacaksın sadece, ne yarın ölecekmişsin gibi ne de uzun yılların varmış gibi yaşa. kendine iyi bak.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"Gün gelir hepimiz, yanılsama olduklarını kabul edip gençliğimizde insanlara ilişkin girdiğimiz beklentileri bırakır ve insanların fesatlıklarıyla hayatımızı ne kadar güçleştirdiklerini, bize ne kadar acı çektirdiklerini görürüz."
144 syf.
·
Puan vermedi
Mutluluk Dediğimiz Şey
Mutluluk Dediğimiz ŞeySigmund Freud
7.6/10 · 3.302 okunma
Reklam
iki şeyi asla yapmamaya çalış: değişir umuduyla birine vakit harcamayı, eskisi gibi olur umu­duyla çoktan bitmiş bir şeyi başlatmayı... çünkü genelde kimse değişmiyor ve biten hiçbir şey bir daha eskisi gibi olmuyor.
en sevdiğin şarkı olmak istiyorum. telefonunda olmak, kulaklarında yaşamak... sürekli sesimi sana dinletebiliyor olmanın güzelliğinde, senin de bana eşlik edişini dinlemek istiyorum ki sesin sesime karışsın... en sevdiğin film olmak istiyorum mesela, dışarıda birileri sana favori filmini sorduğunda, aklına düşmek istiyorum. ya da en güvendiğin arkadaşın olmak istiyorum; başına kötü bir şey geldiğinde ilk beni aramanı ve “gelebilir misin?” diye sorduğun zaman hiç düşünmeden gelen olmayı... birbirimize sahip olduğumuz için sımsıkı sarılmayı istiyorum sana. ailen olmak istiyorum bazen. silmeye çalışsan da hiç kurtulamayacağın... özlediğin herhangi bir sevgilin olmak istiyorum. hayatına kim girerse girsin, biliyorum senin de var özlediğin biri. işte o olmak istiyorum birden, başkasıyla olsan bile aklında ol­mayı, öyle özel, derininde olmayı... “bir şeyin” olursam, hep eksik kalacakmışım gibi geliyor... ama “her şeyin” olmak da mümkün değil... anlıyor musun? seni sevmek, sevmenin ötesinde bir şey...
küsme hayata, yorgun düşme, pes etme. bırakma hayal kurmayı. yaşadığın hayatın kötü başlaması veya kötü gitmesi, hikâyenin mutlu sonla bitmesini engelleyemez.
dönüm noktalarına inanıyorum. ve dönüm noktalarından sonra gelen mucizelere de... bu yüzden biri bana kötü bir şey yaptığında, arkasındakini görme­ye çalışıyorum. onu hayatımdan çıkardığımda, gelecek olan iyi insanı görüyorum sonra. ve geliyor da... kötü günleri yaşarken de, beni hangi güzel günler için törpüle­diğini düşünüyorum. bu yüzden her sabah güneş doğuyor hayatıma. karanlıklarda kalmıyorum...
insanın başkasına bakıp, kendini keşfetmesi bana doğru gelmedi hiçbir zaman. çünkü başkası olmaya çalışmadan önce kendiyle tanışmak insan, ben toplumun öğrettiği kavramları hayatıma kabul etmeden yaşadım. “erkekliği” futbolu bilmek değil, hayatı çözmeye çalışmak olarak gördüm mesela. “kadınlığı” da namus değil, dürüstlük ve güçlü olmakla adlan­dırdım. “kıskanmayı” sevmenin göstergesi diye düşünmeyi bırakıp, “bel­ki de güvenilmezliğin göstergesidir.” diye kodladım. “aşkı” da sadece iki kişi arasında yaşanan bir şeyle kısıtlamayıp, onu evrendeki her şeyle yaşamayı seçtim. çünkü birilerine göre yaşayıp, herkes gibi olmazsanız hep dışta kalıyorsunuz... ben de herkes gibi olmadığımı, geçen gün biri, “eğer seni anlaya­cak birini arıyorsan işin zor.” dediğinde anladım... ve sonra düşündüm de herkesten farklı olmak da hiç matah bir şey değil. herkes olunca daha kolay mutlu olabiliyorsun ama herkes ola­mayınca hep dıştasın, hep “garip”sin...
Reklam
birini seveceksen, kadın gibi sev. hangi kadın kötü sever iliklerine kadar hissedince aşkı? “adam gibi” olmayı öğrettiler bize ama “kadın gibi” sevmeyi hiç öğretmediler. aşağıladılar kadınlığı, “kız gibi olmayın.” diyerek... oysa kadın gibi sevince daha güzel seversin. kadın sevince, bağlanır hücreleriyle birlikte. korkmaz, kaçmaz, bırakmaz. sarılır kalbiyle sevdiğinin kalbine. adam gibi sevenlere ne oldu? hep hüsran. babana ve annene bak. annen hep daha çok, daha güzel sevmiyor mu? sana olan sevgilerine bak. en çok annen sana hissettirmiyor mu? bundan sonra biraz da kadın gibi sev ve kadın gibi seveni ara.
"Başımıza ne geliyorsa, kendimizden başka her şeye değer vermemizden geliyor."
sıcağı bilmeden, soğuğu bilemezsin, kötüyü bilmeden, iyinin değerini nasıl bileceksin? bu yüzden önce kötüler, en son iyiler girer hayatına... ve sen, “gitti.” derken o sırada biri geliyor olacak hayatına, sen, “güvenmiyorum.” derken biri güvendirmeye gelecek seni, “bitti.” dediğinde başka bir şey başlamak için sabırsızlanacak, ama acı çekmeden, sevincin değerini bilemiyoruz, böyle yaratılmışız sanki. kızma yaşadıklarına, arkasına sakladıklarını düşün.
gitmen gerekiyor, kalacak yeterli bir sebebin yoksa... affetmen gerekiyor, seni geceleri uyutmayan çok şey varsa... dinlemen gerekiyor, susmuyorsa kalbin... kabullenmen gerekiyor, ağırlık varsa üstünde, dolduruyorsa du­rup dururken gözlerini... vazgeçmen gerekiyor, huzur terk etmişse bedenini... unutman gerekiyor, hatırlamak çare olmuyorsa... başlaman gerekiyor, bitmişse bir şeyler... kendin için, kalbin için...
435 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.