İmam Gazali söylüyordu: "Ömrüm bitmiş, fakat sen yalvarmış yakarmışsın, sana bir gün daha verilmiş; işte şimdi öyle bir günde bulunuyorsun, öyle bir günde ne yapacaksan, her gün aynı gayretle o işe sarıl, öyle çalış, öyle ibadet et, öyle yaşa."
İslâm, en umutsuz sayıldığı dönemlerde bile, asliyetinden hiçbir şey kaybetmeden yeniden zuhur etmiş, Müslümanların görünür hayatları üzerindeki hâkimiyeti, yani "nizam-ı âlem" kimliğini yeniden geçerli kılmıştır.
İnsanın modeli insandır. Bu kendi aklımızın yontup çıkarttığı, hayali bir insan değildir. Çünkü bu durumda, aklın abartmalarından kendimizi kurtarmamız mümkün görünmemektedir.
Öyleyse model diye hangi insanı koyacağız onun önüne? Bu soruya filozoftan cevap beklemek boşunadır. Onun getirdiği model insanı ifratla tefrit sarkacına bırakmaktan başka bir işe yaramıyor.
İnsanın modeli, her biri gene bir insan olan peygamberlerdir. Peygamberlerin içinde de Son Peygamber: bütün insanlığın ve tek tek bütün insanların, en doğrusu insanlık ülküsünün son modeli olarak Son Peygamber.
Hayat benim için bir sevinç oluyorsa, bu, bana bağışlanmış hayatı, bağışlayanın rızası uğruna ve o doğrultuda sersebil edebildiğim içindir. Sevinci, bu rızaya mazhar olmanın dışında tutmak isteyen, sadece hüsranı tadar.