Dalıyorum uzaklara sen varmışsın gibi
Seni seyreder gibi
Biliyorum baktığın yönde olamadım asla
Alışık değilsin sen en inceliklerine kadar sevilmeye
Yönün ben olmam asla
Sen gibi olmadığım için
Dünyalar dolusu yalanla karşına çıkmadığım için
Gözlerim sadece seni gördüğü için
Sen alışamadın bana
Masum sevgiler sana ağır gelir
Fark etmezsin sana verilen değeri
Oyunları seversin en inceliklerine kadar seversin
Fakat sen bir cinayet işledin
Oyunun için beni seçtin
#banaaityazılar
Bilmem neyi aradım bir ömür kışlarında
Binbir gece yürüdüm hangi muamma için
Zümrüd-ü anka uçar senin bakışlarında
Benim rüyalarımda birkaç deli güvercin
Yollar karanlık sen yoksun
Sessiz alçak insanlar
Samimiyetsiz sahte aşklar
Yollar karanlık hüznüm çöktü geceye
Sensiz bir gece daha
Bir kez daha üşüyorum yokluğunda
Varlığımı hissetmeyen bir sen
İnsanlar soğuk senin kadar soğuk
Hava soğuk ellerim soğuk
Sana kalbim soğuk
Aynı yollar fakat sen yoksun
Ben varım iki kişi yürüyüp tek hissettiğim
O yoldayım
Ve hüznüm var
#banaityazılar
'Gençlik aşkı işte, geldi geçti’ dedi abim, neden sonra, yalancı bir hüzünle.
Ben bu masada seni harcatır mıyım hiç Suzan? Sana ait olan bir şeyin maskara edilmesine izin verir miyim? Gülüşler durulunca dimdik abime baktım: ‘Hangi gençlik aşkı on beş sene sürer?’ dedim. ‘Hangi gençlik aşkında hapishane kapısında yatılır, yüzlerce mektup yazılır? Suzan’ın seni uğruna ölecek kadar çok sevmesine gençlik aşkı mı diyorsun? Türkmenistan’a giderken yemin etmedin mi, ‘biraz para kazanayım döneceğim, hemen evleneceğiz’ diye?