Kendi kültürünü beğenmemek, kendi yemek yeme tarzını bile değiştirerek başka bir milletin yemek yeme tarzını benimsemek kendi kendini asimile etmek desek tam da yeridir. Meftun Bey evinde alaturka hiçbir şeyi beğenmez evin en yaşlısı anneannesi Şekûre Hanımdan tutun da evin küçüğü Hasene'ye kadar bile Fransızca usullerini öğretmek için ders verir. Evin içindeki her insanı alafranga kültürüne alıştırmaya çalışır, bütün inatçı uğraşlarının sonunda ev halkını alafranga kültürüne alıştırır. Bütün alafranga usulü yemek yeme tarzları, dans etme vb. dersleri Meftun Bey verir. Bu alafranga sevdası yüzünden başına açmadığı dert kalmaz. Kendisiyle beraber kurunun yanında yaşta yanar hesabı diğer aile bireylerini de yakar.
Gelelim benim kitap hakkındaki düşüncelerime,
Bu kitapta o kadar güzel noktalara değinilmiş ki bu güzel eserinden dolayı değerli yazarımız, Hüseyin Rahmi Gürpınarʼı tebrik ediyorum. Gerek bir kadının gözünü açması gerektiğine dair Madam Şehimʼin: “Bir kısım erkeklerinizin sizi kör cahil bırakmak istemeleri üzerlerinizdeki yakışıksız üstünlüklerini sonsuza kadar sürdürmek içindir.” sözü ve dahası... Gerekse Türkçe'nin sade bir dil olarak kullanılmasının önemi, kadının eğitimsiz olmasının zararları, kadın - erkek eşitliği, kadının toplumdaki konumu çok güzel bir şekilde işlenmiş. Bunun yanında bir de bazen sıkıldığım ama bir yandan da haklı bulduğum bazı felsefeler kısacası Türk filmi tadında, hem eğlendiren hem düşündüren bir yandan da bazı sayfalarında öfkelendiren -genellikle Meftun Bey'e karşı- bir kitaptı. Ben beğendim. Tavsiye ederim, okumalısınız.