Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İrem Sıla Beşir

İrem Sıla Beşir
@Kitapsever613
İnsan beyni onu anlayabileceğimiz kadar basit olsaydı, o zaman da biz onu anlayamayacak aptal olurduk.
Öğrenci
Lise
Ankara
21 okur puanı
Haziran 2016 tarihinde katıldı
istediğin şatafata gömül, insanlık halinin sefaletinden kurtulamazsın.
Reklam
denizden komşu, hükümdardan dost olmaz özdeyişini unuttun mu yoksa?

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Ben sizin konuğunuz muyum? O zaman izin verin gideyim. Tutsağınız mıyım? O zaman ayağıma pranga vurup zindana atın beni!
Hiçbir sultan benim kadar mutlu, hiçbir dilenci benim kadar mutsuz değil.
Reklam
Hayat yangın gibidir. Yoldan geçenin unuttuğu alevler, rüzgarın önüne katıp savurduğu küller; işte, bir insan ömrü gelip geçmiştir.
Bir zamanlar ayla konuşan bir kız varmış. Ayla konuşan kızlara özgü bir şekilde gizemli ve mükemmelmiş. Yan evde bir çocuk yaşarmış. Çocuk kızın her geçen yılla daha da mükemmel olmasını daha güzelleşmesini izlemiş. Ayın güzel kızın gizemini çözmesine yardım edip etmeyeceğine merak etmeye başlamış. O yüzden çocuk gökyüzüne bakmış. Ama aya odaklanamıyormuş. Yıldızlar dikkatini dağıtıyormuş. Yıldızlar hakkında çok fazla şarkı ve şiir yazılmış olması önemli değilmiş çünkü çocuk ne zaman kızı düşünse onları ışıltılı tutan kızmış gibi yıldızlar daha çok parlıyormuş. Bir gün çocuğun taşınması gerekmiş. Kızı yanında götürememiş o yüzden yıldızları götürmüş. Gece oenceresinden dışarı baktığında tek bir taneyle başlarmış. Tek bir yıldız. Çocuk yıldıza bir dilek tutarmış ve bu dilek kızın adı olurmuş. Kızın adını söyleyince ikinci bir yıldız belirirmiş. Çocuk yine kızın adını dilermiş ve yıldızlar dörde çıkarmış. Dört sekiz olmuş sekizde on altı. Böyle evrenin görüp görebileceği en büyük matematik denklemine kadar devam etmişler. Bir saat sonra gökyüzü o kadar çok yıldızla dolarmışki çocuğun komşuları uyanırmış. İnsanlar kimin gökyüzünü aydınlattığını merak edermiş. Kızı düşünen çocuk aydınlatıyormuş.
Ama onu orada öyle güçlü bir aşkın ve öyle güzel sözlerin beklediğini ummaya cesaret edemezdi.
Bir adam vardır,hastadır,ölecek diye günlerce fanilere özgü o müthiş korkuyla yaşar;ama bıçak boğaza dayandığı zaman hiçbir korku duymaz.
Reklam
Bak, o zaman kendime durmadan şu soruyu soruyordum: Ben öteki insanlardan daha akıllı olamayacak kadar aptal mıyım?
Gözleri ateşliydi. İnsan rahatça onun kendinde olmadığını söyleyebilirdi. Dudaklarında acı bir tebessüm vardı. Heyecanına rağmen ne kadar yorgun olduğu belli oluyordu.
Son derece kendinden emin olarak dışarı çıktı. İğrenç bir şekilde korkaklığını hatırladı. Kendisinden nefret etti." Şimdi bunun için savaşacağız."diye düşündü.
Sevgili dostum fakirlik ayıp değildir doğru. Ama sarhoşlukta erdem değildir. fakat sefalet ayıptır efendim ayıptır. İnsan fakir de olsa ruhundaki asaleti koruyabilir. Sefalete düşen birini sopayla toplumun dışına atmazlar daha da alçaltabilmek için süpürürler.
'Bir sevgili, eğer içinde aşk varsa devam edebileceğini hissedebilir. Aşk olmasaydı şimdiye kadar çoktan bitmiştim.'