Öncelikle çok sevdiğim kısımlar olsa da, alıntı yapmaya fırsat bulamadım, sonasında alıntı yapmak da istemedim. Sebebini bence okuyanlar anlar. Benim için farklı bir iz bıraktı bu eser. Deliden doğru söz deyiminin kitap versiyonu diyelim. İlk başlarda komik bulduğum, gerçekten de aklını kaybetmiş bir "gezgin şovalye" ile karşı-karşıya olduğumu düşündüğüm için şuan çok pişmanım. Gerçekten Don Kişot deli mi? Eğer öyleyse, bin akıllının bir araya gelip yaptıkları saçma savaşları, insanları soktukları sefil ve yoksul durumu deli dışında kimse neden görmüyor? Kalbinde kötülük barındırmayan bu zavallı adamın deliliği akıllıları niye korkutuyor? Bazen akıllı ya da normal kavramları o kadar uzak ve yabancı geliyor ki kulağıma. Gerçekte akıllı kim, normal kim? Bunlara kim karar veriyor? Bana kalırsa, binlerce yıldır süre gelen insanoğlunun her daim kendisini üstün, diğerlerini ezik, benmerkezciliği, o yoksa dünya dönmezmiş gibi kabarık egosu yerine, Don Kişot gibi saf ve temiz ya da sizlerin tabiri ile deli birisine ya da birilerine bu dünyanın daha çok ihtiyacı var. Kitabı okudukça zaten saçma gelen savaşlar daha da saçmalaştı gözümde, bizler kralların, yöneticilerin ellerinde gerçekten birer oyun taşıyız, onlar için artık ne oyunlar, ne de oyuncaklar heyecan teşkil etmiyor, gerçek hayatta biz kuklaları ile oynamak varken sahtesini ne yapsınlar?!
Tekrar okur muyum? - Evet