Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Deniz şimşek

Deniz şimşek
@Kral707
10 Haziran
29 okur puanı
Ocak 2024 tarihinde katıldı
Saat 4.30 aklımdasın (yazan: Deniz şimşek)
Saat 4.3'te, sessizliğin hakim olduğu bir zamanda, odamda yalnızca senin hatıran var. Gözlerim, o anki sohbetimizdeki neşeli bakışların izlerini arıyor. Ellerim, boşluğa uzanmış gibi, senin ellerini hissetmek istiyor. İçimdeki boşluk, senin yanında olma özleminle dolup taşıyor. Her geçen dakika, seninle geçirdiğimiz zamanın değerini daha çok anlamama neden oluyor. Seni düşündükçe, odamdaki sessizlik adeta kalbimde yankılanıyor. Seninle geçen anılarımızın tatlı melankolisi, özleminle birleşince, gözlerimden süzülen hüzünlü bir damla beliriyor. Saat 4.3'te, odayı dolduran yalnızlıkla birlikte, seni düşünmek kalbimi hüzünle dolduruyor. Hatıralarımız, odanın her köşesinde canlanıyor; o anki kahkahaların, sevgi dolu bakışların. Gözlerim, seninle geçen zamanı anımsamaya çalışırken, her bir detay adeta parmak uçlarımda canlanıyor. Ellerim, boşluktaki seni ararken, hissetmek istediğim sıcaklığı bulamıyor. Bu özlem, sanki zamanın gerisine götürüyor beni, seninle geçen günleri yeniden yaşamak istiyorum. Belki de saat 4.3, özleminin en derin hissedildiği an, sessizlik içinde kaybolup giden anılara dönüşüyor.
Reklam
Aldatmak. (Yazan:Deniz Şimşek)
Soğuk bir akşam, odanın içindeki sessizlik, aldatmanın ağırlığıyla dolmuştu. Yatağın üzerindeki boş yatak örtüsü, bir zamanlar paylaşılan anıları anımsatıyordu. Odayı dolduran hüzün, duvarlardan yavaşça sızıyordu. Gözler, bir zamanlar içinde kayboldukları o güzel bakışları arıyor, fakat artık o ışıltıyı bulamıyordu. İhanetin izleri, duvarlardaki fotoğraflarda gizli kalmış anıları sarhoş etmişti. Bir zamanlar sevgiyle dolu gülüşler, şimdi boşluğa düşen yapraklar gibi yerlere serilmişti. Hafif bir rüzgar, perdeleri hafifçe oynatırken, odanın içindeki sükûnet, bir ağıtın sessizliğini andırıyordu. Bir sevdayı kaybetmenin acısı, odanın içinde bir yankı bulmuştu; geçmişin masumiyeti, aldatmanın gölgesiyle boğuşuyordu. Gözyaşları, yastığa düşerken, bir zamanlar paylaşılan güzelliklerin yitip gitmesi, yürekte derin bir yara açıyordu. Ancak belki de bu karanlık an, içsel bir gücü keşfetmenin ilk adımıydı. Kalp, kırılmış ama hala sevgiye açık, bekleyen bir bahar çiçeği gibiydi. Belki de acının gölgesinde, yeni bir başlangıcın umudu filizlenecekti.
640 syf.
8/10 puan verdi
·
5 günde okudu
Gelecek
GelecekDmitry Glukhovsky
7/10 · 51 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Hatırlamıyorum ( yazan Deniz Şimşek)
Zamanın içinde kaybolmuş hatıraların yankıları, gözyaşlarımın sessiz bir şarkısını söylemeye başlıyor. Adını hatırlıyorum, ancak anılarımızın karanlık koridorlarında kaybolmuş bir masal gibi, gözlerimdeki buğu içinde sadece belirsiz izleri var. O eski günlerin neşesi, şimdi içimde bir hüzün rüzgarı gibi esiyor. Belki de unutulan anılar, yüreğimin derinliklerinde gizlenmiş bir şarkı, bir zamanlar yaşanmışlıkların acılı bir serenadı. Adın, bir zamanlar kucakladığımız duyguların anlamını taşıyor, ama anılarımızın arasında kaybolmuş, hüzünlü bir yankı olmaktan öteye geçemiyor. Belki de bu yazı, geçmişin içinde kaybolmuş duyguların derinliklerine bir yolculuk, gözyaşlarımın anlamsız çığlığıdır. Adını andığımda, içimde bir burukluk hissediyorum, çünkü hatıraların kırık bir ayna gibi parçalanmış ve unutulmuş. Bu kelimeler, belki de gözyaşlarımın dilini bulmaya çalışan sessiz bir feryat.
Sonbahar Akşamı. ( yazan : Deniz Şimşek)
Bir sonbahar akşamıydı; gökyüzü, solmuş tonlarda griye bürünmüş, yapraklar rüzgarla dans ederken hüzün dolu bir şarkı çalıyordu. O an, ağırlığını hissettim, sanki gökyüzü üzerime çökmüş gibiydi. Şehir, sessizliğin içinde kaybolmuştu ve sokak lambaları, solgun ışıklarıyla izbe sokakları aydınlatıyordu. Bir bankta oturuyordum, elbiselerim hafifçe ıslanmıştı yağmurla. Gözlerimde bulanık bir özlem vardı, yaşlarımı yağmur taneleriyle karıştırarak süzülüyordum. O an, kaybolmuş anılarla dolu bir albüm açtım zihnimde. Gülüşlerimiz, dokunuşlarımız ve o anılar, birer birer düşüşe geçiyordu. Hüzün, içimi sarhoş ediyordu; sanki içimdeki tüm duygular, gri bulutlarla kaplıydı. Gökyüzündeki yağmur, sanki benim kalbimden düşen damlalardı. Sensizliğin acısı, içimde derin bir çatlak bırakmıştı. Ellerimde hissettiğim soğukluk, içimdeki boşluğun bir yansıması gibiydi. Belki de yağmur, içimdeki acıyı yıkayacaktı; belki de her damla, gözyaşlarımın yerine geçecekti. Ama o an, beni sarhoş eden bu hüzün, içimi bir fırtına gibi sarsıyordu. Gökyüzüne bakarak, belki de yağmurun beni temizleyeceğini umut ettim. Ama belki de yağmur, sadece acıyı daha derin hissettiriyordu.
Reklam
Bir kadın, bir erkeğin gözlerine bakarak ona, ‘Seni seviyorum’ dediği zaman, bu sözlerin gerçekliğini sorgulamak, onun kalbini kırmak demektir. Bu sözler, kadının kendisini erkeğe teslim ettiği, ona bağlandığı, onun için her şeyden vazgeçtiği anlamına gelir. Bu sözler, kadının erkeğe en büyük armağanını verdiği, onu mutlu etmek için her şeyi yapacağı anlamına gelir. Bu sözler, kadının erkeğe sonsuz bir sadakat, saygı ve sevgi duyduğu anlamına gelir. Bu sözler, kadının erkeğe hayatını adadığı anlamına gelir.” (Kış Güneşi, s. 87)
336 syf.
·
Puan vermedi
Mutlaka okuyun ders alırsınız :)
Marcel Prevost’un Kış Güneşi kitabı, bir erkeğin iki kadın arasında kaldığı bir aşk üçgenini anlatıyor. Kitap 1893 yılında yayımlanmış, ancak Türkçe’ye 2017 yılında çevrilmiş. Kitapta duygular, zaaflar, vicdan azabı, merhamet, tutku ve pişmanlık gibi konular işleniyor.
Kış Güneşi
Kış GüneşiMarcel Prévost · Liya Yayınları · 2014582 okunma
336 syf.
·
Puan vermedi
Kış Güneşi
Kış GüneşiMarcel Prévost
5.5/10 · 582 okunma
Pencerenin önünde. (Yazan: Deniz şimşek)
Onun götünde pireler uçuşurken benim götüme kırağı düştü Gözlerim sevdiğim kızın penceresine kilitlenmiş, her an onun belireceği umuduyla doluydu. Ayaz, yıldızların donmuş bir gökyüzüne nakış işlediği bu gecede, benim içimdeki aşkın ateşini söndüremiyordu. Bekleyiş, zamanın akışını yavaşlatmış, her geçen saniye bir ömre dönüşmüştü. Bir an Sevdiğim kız pencereden baktı ...
Saat 3.15 yazan Deniz Şimşek
Gece saat 3.15. Soğuk kışın dondurucu nefesiyle sarhoş olmuş bir şehir. Sokak lambalarının solgun ışığı, kar tanelerine asılı karanlık gölgeler yaratıyor. Sessizlik, buz gibi hava ile birleşip kalbini derin bir hüzünle dolduruyor. Bu yalnız saatte, sokaklar uykuya dalmış gibi görünse de, bir kalp hala uyanık. Pencerelerdeki titreyen mum ışıkları, içindeki sıcaklıkla boğuşan bir ruhun izlerini taşıyor. Bir yatak odasında, perdeler hafifçe esen rüzgarla dans ediyor, hüzünlü bir melodiye eşlik eder gibi. O an, geçmişin hayaletleriyle dolup taşıyor. Anılar, soğuk gecenin içinde dolaşan hayaletler gibi dolaşıyor. Kaybolan bir aşkın izleri, pencerenin buğusunda beliriyor. Gece yarısı düşleri, donmuş kalbinde eriyen bir kar tanesi gibi damlıyor. Ve o saatte, yalnızlık gerçek bir kış gecesinin soğuğunda hissediliyor. Gökyüzü, yıldızlarını kaybetmiş, sadece sisli bir griliğe bürünmüş. Sessizlik, bir kalp atışı kadar belirgin, yalnızlığına eşlik ediyor. 3.15. Bir zamanlar paylaşılan anıların acısıyla dolu. Kış, yaz mevsimindeki sıcak günleri özlemlerken, o gece saat 3.15'te, içindeki buzları çözmeye çalışan bir ruhu düşündüren bir zaman dilimi. Gece, hüzünle sarhoş, anılarla dolu, ve bir umut ışığı ararken, 3.15 ona sadece geçmişin gölgelerini hatırlatıyor.
Reklam
Buket'e mektup. ( Yazan Deniz Şimşek)
Sevgili Buket, Bu satırları yazarken içimdeki pişmanlık ve acıyı ifade etmeye çalışıyorum. Seninle geçirdiğimiz zamanlarda hissettiğin acının sorumluluğunu taşıyorum. Hatalarımı itiraf etmek ve yüzleşmek istiyorum. Başlangıçta, yalan bir aşkla sürüklenmeye karar verdiğimde, bu kararın sonu doğru bitmeyeceğini bilmeliydim. O zaman gerçek
Taksici Oğuz Erge Cinayeti (yazan Deniz Şimşek)
Soğuk İzmir gecesinde, taksinin titreyen ışıklarıyla aydınlanan bir sokakta, taksici bir yabancıyı içine alıp hayatına dokunacak bir hikaye başlamıştı. Üşüdüğü belli olan genç, taksinin içinde sıcaklığa kavuştuğunda taksicinin yüzündeki gülümseme, kalbindeki insan sevgisiyle yarışıyordu. Ancak, bu yardımseverlik dolu yolculuk, karanlığın pençesine düşen bir trajediye dönüştü. Taksici, içindeki sıcaklığı paylaştığı genç tarafından haince vuruldu. Ardından gelen tokatlar, sadece bedeni değil, kalbini de parçaladı. Taksicinin gözlerindeki umut, bir anda karanlığa gömüldü. O sokakta, güvenin paramparça olduğu, insanlığın bir kez daha yara aldığı bir anı yaşandı. Genç, taksicinin cansız bedenine bakarken "Herkese güvenmeyeceksin" dedi. Bu söz, sadece bir taksiciyi değil, tüm insanlığın içindeki güvenin kırıldığı bir anı ifade ediyordu. Şimdi o sokak, sadece soğuktan değil, insanın insana olan güvenini yitirmesinin soğukluğundan da ürperiyordu. İnsanlık, bir yardımın bile nasıl karanlığa dönüşebileceğini, güvenin nasıl bir tokatla yüzümüze çarpabileceğini düşündüren bir acıyı içinde taşıyordu. Olay, 1 Şubat 2024’te Gaziemir ilçesinde meydana geldi. Taksici Oğuz Erge (44), soğukta üşümesin diye aracına aldığı Delil Aysal (19) adlı gencin silahlı saldırısına uğrayarak hayatını kaybetti. Delil Aysal, Oğuz Erge’nin telefonunu gasbedip kaçtı. Olay anı, taksideki araç kamerasına yansıdı. Delil Aysal, polis tarafından yakalanıp tutuklandı
Yalancı politikacıları nasıl anlarız ( yazan Deniz Şimşek)
Yalancı politikacıları tanımanın bazı belirgin işaretleri vardır ve bu işaretlere dikkat ederek daha bilinçli bir seçmen olabilirsiniz. 1. Çelişkili Beyanlar: Yalancı politikacılar sıkça çelişkili beyanlarda bulunabilirler. Geçmişte söyledikleriyle şu anki ifadeleri arasında tutarsızlık olması, güvenilirliklerini zayıflatabilir. 2. **Somut
Siyasette tarafsızlığın önemi (yazan Deniz Şimşek)
Siyasette tarafsızlık, demokratik bir toplumun temel taşlarından biridir ve tarafsız bireylerin siyasi süreçlere katılımı, adil ve sürdürülebilir bir yönetimin oluşmasında kritik bir rol oynar. Tarafsız bireyler, siyasi konularda önyargısız bir bakış açısına sahiptirler. Bu, farklı politik görüşlere saygı göstermek, objektif bilgiye dayanmak ve kararlarını duygusal bağlamdan uzak bir şekilde değerlendirmek anlamına gelir. Tarafsızlık, bireylerin kendilerini belirli bir siyasi grup ya da ideolojiyle sınırlamadan, geniş bir perspektiften meselelere yaklaşmalarını sağlar. Siyasette tarafsız insanların bulunması, demokratik süreçlerin sağlıklı işlemesi için önemlidir. Bu bireyler, çeşitli politika seçeneklerini objektif bir şekilde değerlendirerek daha bilinçli ve bilgili seçimler yapma eğilimindedirler. Bu durum, toplumun genel refahını artırabilir ve çeşitli kesimlerin çıkarlarını dengeleme potansiyeline sahiptir. Ayrıca, tarafsızlık siyasi kamplaşmanın ve kutuplaşmanın azalmasına katkıda bulunabilir. Tarafsız bireyler, farklı görüşlere açık oldukları için diyalog ve işbirliği için uygun bir zemin oluşturabilirler. Bu da toplumun birlikte çalışma ve ortak hedeflere odaklanma yeteneğini artırabilir. Sonuç olarak, siyasette tarafsız bireylerin varlığı, demokratik değerlerin korunması ve toplumsal denge sağlanması açısından kritiktir. Tarafsızlık, siyasi süreçlere şeffaflık ve adalet getirir, bu da daha sağlıklı ve katılımcı bir demokrasiyi destekler.
İdeal Devlet yönetimi (yazan : Deniz Şimşek)
İdeal bir devlet yönetimi, çeşitli filozoflar ve düşünürler tarafından farklı şekillerde ele alınmıştır. Ancak genel olarak, bir devletin ideal yönetimi, adil, özgürlükçü ve sürdürülebilir bir sistem üzerine kurulu olmalıdır. İdeal bir devlet, bireylerin temel hak ve özgürlüklerini koruyan bir yapıya sahip olmalıdır. Bu, yasalarda eşitlik ilkesinin vurgulanması, adil yargı sistemi ve insan haklarına saygıyı içermelidir. Devletin temel amacı, vatandaşlarının refahını artırmak ve yaşam kalitelerini yükseltmektir. Demokratik bir yönetim, ideal devlet yönetimi için önemli bir unsurdur. Vatandaşların katılımı ve temsil yetkisi, politik kararlara etkin bir şekilde katılma imkanı sağlamalıdır. Bu, toplumun çeşitli kesimlerinin ihtiyaçlarının dikkate alınmasını ve adaletin sağlanmasını destekler. Ekonomik açıdan, ideal devlet yönetimi, gelir adaletini gözetmeli ve yoksulluğu en aza indirmek için adil ekonomik politikalara odaklanmalıdır. Sosyal güvenlik, eğitim ve sağlık gibi temel hizmetlerin yaygın erişilebilirliği de ön planda olmalıdır. Çevre duyarlılığı, sürdürülebilirlik ve küresel işbirliği gibi unsurlar da ideal devlet yönetiminin önemli parçalarını oluşturmalıdır. Bu, gelecek nesillerin yaşamını güvence altına alacak politikaların benimsenmesini içerir. Sonuç olarak, ideal bir devlet yönetimi, temel hakları koruyan, demokratik, adil ve sürdürülebilir bir sistem üzerine kurulu bir yapıdır. Bu ideal, zaman içinde değişebilir, ancak bireylerin haklarına saygı ve toplumsal refahı artırmaya odaklanma amacını asla yitirmemelidir.
102 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.