Fransız yazar Jean Paul Sartre, dokuz yaşında yazdığı bir yazısında; 'Yazarken var oluyordum. Kalemim o kadar hızlı yazıyordu ki bileğim acıyordu. Yazıyla doluş defterleri yere atıyordum, onları zamanla unutuyordum, sanki artık yoktular. Ben sadece yazmak için yazıyordum.' şeklinde kendini ifade etmektedir.
Ne büyük felaketti gönlün hiç yaşlanmaması ! Çünkü, gönül yaşlanmayınca, düşleri, düşünceleri de değişmiyordu. Ve insan ancak rüyada, düşüncelerde hür ve ölümsüzdü. Düşleriyle o, gökyüzüne çıkıyor, denizlerin dibine inebiliyordu. İnsanın yüceliği, ölünceye kadar hayatla ilgili düşünüp düşlemesindedir. Ama ölüm buna hiç aldırmaz, hiç bırakmaz insanın peşini, insanın yaşaması, düş ve düşüncelerinin çok yüce, zekasının çok parlak olması umrunda değildir ölümün. O, bütün bunlarla alay eder ve insanı bırakmaz.