Beckett aşırı derece merak ettiğim yazarlardandı. Çünkü varoluşculuk akımıyla bu aralar bayağı ilgileniyorum. İnsan bazen bir şeyin sonucunun değişmeyeceğini bilse dahi yapmaya devam eder. Neden yapar bunu kendi de anlam veremez. Kitabın kendisi gibi trajikomiktir bu. Bu kitap bana bazı şeylerin anlık olarak değişebileceğini, ruh halinin ilginçliğini gösterdi diyebilirim. Kitabın bazı kısımlarında aidiyet ve alışkanlıklara denk geliyorsunuz. Bazı yetilerimize nasıl sınır koyulduğunun da farkına varıyorsunuz. Demem o ki bazen hiç gelmeyecek birini hep aynı yerde bekliyorsunuz. Hadi hep birlikte Godot'yu bekleyelim...
Vladimir : Peki, her türlü yardımın imkansız olduğu bir yerde düşünce ne yapıyorsunuz?
Pozzo : Kalkmayı başarana kadar bekliyoruz. Sonra tekrar yola koyuluyoruz...
Fırsat çıkmışken bir şeyler yapalım! Her gün bize ihtiyaç duyan biri çıkmaz. Yo yo, şahsen bize ihtiyaç duyulduğunu söylüyor değilim. Başkaları belki çok daha fazla yarar işe. Kulaklarımızda hala çınlayan imdat çığlıkları bütün insanlığa dönük! Ama burada, zamanın bu noktasında insanlık biziz. Hoşumuza gitsin gitmesin. Bunun değerini bilelim, çok geç olmadan! Hadi gidip, bir kere olsun acımasız kaderin bize sunduğu bu görevi hakkıyla yerine getirelim. Ne dersin.?.
Estragon : Daima bir şey buluruz, değil mi didi, bize varolduğumuz izlenimini verecek?
Vladimir : Evet öyle, büyücüyüz biz. Ama yapmaya karar verdiğimiz şey konusunda azimli davranalım, unutmadan...