Toprağından sökülüp ölüme fırlatılan nebat, ruhsuz ve perişan yatışında kendi kendini son bir mîzâna vurdu. Temizce gördü, anladı ki bu dünyâ merhamet meydanı değil, kuvvet meydanıdır. Yaşar mısın, ölür müsün dediler. Yaşarsan kendini göster, ölürsen sen bilirsin dediler. Kimseden kimseye medet yok, senin başın senin gayretine kalmış dediler. Bu devran çürükleri beslemez, verdiği özü geri çeker, bûsenin üstünden atlar, ilk gürbüzden gürbüze yol alır, kararını ver! diler.
İnsan, rüyâları ve hülyâları kadar yaşar. Yirmi seneye yirmi senenin kaldıramayacağı hayal tasvirlerini tıktıysa yıpranmış ve kocamış olur. İşte o zaman insan mâsumluğunu özler.