"Hurdacııı! Eskiler alan yok mu?"
Eskiyi alan yok mu sahiden? Benim gibi eskimiş olup, eskiye meftûn olan? Bir şehrin eskisini mesela. İstanbul'un eski sokaklarına talip olan yok mu?
Kırk şehir hikayesi. Kırk çokluktan değil, yokluktan kinâye burada. Olmayan şehirleri anlatmış yazarlar. Var olması mümkün olmayan ama varlığını varlığımızdan alan şehirler. "Âh var olsaydı" dediğimiz şehirler. Kimisinde renkler elvan elvan, kimisinde sesler makam makam... Sokakların adları, evlerin duvarları, bahçelerin çiçekleri, insanların dilleri. Satırlara o kadar çok arzu dökülmüş ki, sokak sokak topluyor okuyucu.
Kayıp şehirler kağıttan gemiler gibi yüzüyordu kitabın sayfalarında. Kaptanları var ama tayfası yok gemiler.
Kağıttan Kentler isminde bir film vardı. Haritada var olup da gerçekte var olmayan şehirleri anlatıyordu film. Kitaba sığan kırk şehir haritalarda da yok. Rüyalarda yaşıyor, ütopyalarda. Evet şehirler de yaşar. Ölü şehirler yok mu sanıyoruz?
Hurdacııı! Eskiler alan yok mu? Hurdacı eskileri topluyordu eskiden. Bir hurdacı sokak sokak geziyordu aşık olduğunu aramak için, hurda bahanesiydi hani. Sokak sokak İstanbul'u aramak da benim sevdam çok zaman ayıramasam da. Bende bir tutku şehir ve şehir üzerine okumak. Ama sanki öldüğümde bir şehir mezarına değil de bir köy mezarında bulacağım yerimi.