Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Emre USTA

Emre USTA
@Makuso
1998/2006 Teakwondo ve Aikido 2008/2021Bas gitar/Masa tenisi 1996/20..Kitap/Film/ Divan sazım/ Macro fotoğraf/Kızlarım…
Kitap Ayracı
Uzun zamandır çeşitli şeyler hakkında araştırma yapıyorum. Yurt dışında olupta bizim bulamadığımız çoğu nesnelere ulaşamamak üzücü bir durum. Bu yüzden hem görselliğe hitap edecek hemde cep yakmayan 3D kitap ayraçları tasarladım. Görünce çok beğeneceksiniz. Özellikle çocuklara yönelik oldu. Kitapların ilk önce çocuklar tarafından sevilmesi gerekiyor….
Reklam
Yoruldum
Bu ay okunacak üç kitabım kaldı. Çok yoruldum birazda saz çalmaya ağırlık vermeye başlıyorum. Tavsiye ederim. Hobiler hayatın aynasıdır.
Hayat çok garip
Sonunda hedefime az kaldı. Çok üzücü ve yoğun geçen bir sene oldu benim için. Annem vefat etti, koronaya yakalandık vs… Sınav ağır geçiyor. Bunada şükür. Yaşar Kemal’in üç serilik kitabının ilki bitti. Ocak ayına kadar daha naif romanlarla devam edeceğim. Çok yoruldum.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Muazzam bir gün
Martılar her zamanki gibi sıcak, nemli, Karadeniz’in sahil kasabalarından biri üzerinde rüzgara kapılıp ordan oraya uçuşup kah suya kah da limanlardaki insanların attığı yiyeceklere dalıp günün keyfini çıkarıyorlardı. Gözlerim kapalı olduğu halde ne yaptıklarını anlamamak için aptal olmak lazım. Bazen düşünüyorum neden bizim dışımızda fatura
Kurtulmuşlar
Kent sakinleri uzun zamandır şehrin gürültüsü stresi içerisinden sıyrılıp kaçmak için Bahçeli tek katlı binalara yönelmek istediler. Bu o kadar kolay olmadı tabiki, bin metre kare araziye sahip içersinde çiftlik, orman, göl, koşu ve yürüyüş alanlarının bulunduğu otuz hanelik mütevazi bir yer kurma hayali Kenan beyin yıllardır aklının bir
Reklam
Çetin geçen bir savaş
Savaş ve Barış romanını kendi kalemimle incelersem her halde böyle bir hikaye ortaya çıkar.... Gece alabildiğine uzun geniş kasvetli, gök yüzünde heybetli bir karanlık, sisli puslu yapış yapış bir ıslaklık içersinde kazdıkları çukurda siyah sancaklılar komutanlarından gelen emri bekliyorlardı. Havada daha önceden tutmadıkları o tuzlu, yalın metalik bir koku kendine has bir tat vardı. Savaşın açlığın bitmez tükenmez kaygıların bedenleri üzerinde bıraktığı izleri yerdeki top mermilerinin açtığı su çukurlarında görüp dehşete düşmemek elde değildi. Zaman olgusu nasıl kayboldu hala bilemeyen insanların birazdan hücuma kalkacağı şu anlarda var olan düşünceler korkular kaygılar bir bir silinip toprağa karışmaya başladı. Hücum borusunun ardından süngü tak emriyle beraber gelen çeliğin verdiği ay ışığı altındaki şavkıması siyah sancaklılara ayrı bir haz verip dehşetli bir korku ve gerilim içinde yüzlerine yansıdı. Karşı ateş gecikmeden yağmur gibi mermiler gök yüzünü yırtarak hedeflerine ulaşıp etrafta yine o bilindik yanık metal kokusunu ciğerlerinde hissettiler. Burda açıma yok neden ve niçin öldürdüğünün önemi yok. Tek amaç hayatta kalabilmek..... Kızım yarım saattir lavaboda ne yapıyorsun sen. İyiki şudaki çamur lekelerini çamaşır suyu döküp yıka dedik. Aklın bir karış havada. Anne burda savaşın anlamsızlığını irdeliyorum. Siyah sancaklılarla beyazlar savaşıyor sonunda beyazlar kazanacak az kaldı.......
Sopa şart.
Neler yapmadık bu vatan için kimimiz öldük kimimiz nutuk söyledik...... Orhan Veli kanık
Ölü Nota
Belgrad ormanlarında koşmak istemişimdir her zaman, ne hikmetse kendimi gecenin bir yarısında ormanda koşarken buluyorum, kanımın hızlanması boğazımdaki damarlarda gerilme nefes alıp verirken soğuk havanın ciğerlerime dolması her şey güzelde arkamdan koşan kimliği belirsiz bu şahıs kim! Elindeki silahın parlak metal yüzeyini bir aralık görür
Savaş Sanatı
Akdeniz’e kıyı bir sahil kasabasında deniz kenarına vurmuş üç yaşlarındaki kaçak mülteci çocuğu gördüğümde ilk aklıma kınalı kuzum gelmişti,üzerinde kırmızı kazak siyah pantolon ayakları çıplak yüz üstü sağ tarafına yatmış dalgaların arasında uyuyan kuzum,benim evladımda bu şekilde uyudu yıllardır.Acaba nefes alırken zorlanırmı endişesiyle gece
Bilgelik ve Ölüm(Final bölümü)
Her sabah erkenden kalkmak adet oldu telefonun zili çalmadan ,bazı şeyleri anlamıyorum ,alarm çalmadan tam bir dakika önce nasıl uyanıp hemen susturuyorum çalmaya hazır zilin sesini ya da bir insanı düşünürken tam telefonun çalıp şimdi aklımdan geçiriyordun ben de tam seni düşünüyordum deyip şaşırmayı veya aynı kişinin onu düşünürken bir anda
Reklam
Orhan Veli’yi Kurtarmak
Bu o kadar zor ,Çetin ve imkansız gibi görünen bir olay aslında,bir insana sorsanız makarna sevdiğin halde ıspanak neden sevmiyorsun diye tatmin edici bir kaç cümle kuramaz kendiside bilmez neden sevmediğini düşünmez çoğu zaman sevmiyorum işte der geçer,Alt metinlere bakmak lazım hayatının ,belki çocuklukta yaşanılan bir travma,küçük bir olay
Sahaflık zor zanaat
Zordur bu kadar tarihi eşya içinde anılara sahip olmak,düşünsene herkes bir parçasını bırakıp emanet eder ,omuzlarında koca bir yük kimin hangi anısına hangi fiyatı biçeceğini nasıl bir yaşanmışlık belirler. Yıllardır buradayız aslında babadan oğula geçen bir anı taşımacılığı bir nevi zenginden alıp yoksula vermek gibi bir şey,rahmetli babamın
Yurtsuz
Bu kış çok Çetin geçecek belli Aralık ayının sonlarına doğru kar yağmasada soğuk kasvetli yer yer fırtınalı bir Eminönü sabahına gözlerimi açıyorum,burnumun ucunu hissetmiyorum soğuktan,sanki benden ayrılmış bıkmış usanmış öyle apansız terk etmiş gibi bir acı var üzerimde,yer yer rüzgarın sesleri çalınıyor kulağıma,denizden gelen tuzlu acı hırçın
Üç Harfliler
M.Ö ikibinili yıllarda başladı öykümüz,Hz Süleyman’a kadar dayanır aslımız,Çin’den başlayıp yolculuğumuzu sırasıyla Portekiz,İrlanda ,Avrupa, Asya ve Osmanlı imparatorluğu gibi bir çok ülke ve şehirde insanlanların hizmetine sunulduk,sizler bizi aslında görmekten çok hissettiniz,özellikle kokumuzu,hep üç harfliler olarak anıldık..... Çin hükümdarları bizi çok sevdiler yıllarca baş köşede tutulduk,sırasıyla diğer ülkelere yayılıp kendi varlığımızı ispata çalıştık büyük ölçüde başardığımızı düşünüyorum. Başlangıçta şifa amaçlı hizmet etsek de sonradan hüzünde neşede kaygıda öfkede insanların yayında olmaya başladık,denize çok yakıştırdık kendimizi belki bir sahil kasabasında gün batarken bekli de hüzünlü soğuk bir Aralık akşamında yarenlik ettik yada sıcak bir yaz günü balkondan dışarıyı seyrederken,siz bizsiz yapamazdınız yıllarca hep gözünüzün önündeydik ,çoğunuzun ölümüne biz sebep olduk yavaş ve acısız amacımızda buydu zaten tüm evreni ele geçirmek herkesi kendimize bağımlı yapmak,öyle bakmayın bu o kadarda kötü bişey değil kimseye zorla bir şey yapmadık hepsini siz istediniz görevimiz başlangıçtan beri size hizmet etmekti..... Şimdi bir sahil kasabasında deniz kenarındaki eski ,ahşabı yer yer dökülüp,hırçın sam yeli rüzgarlarının duvarlarını yıprattığı salaş bir mekandayız biz kimmiyiz? Evet beyler bayanlar Çaylar tavşan kanı içmeyen kalmasın.......
Hayalci Ahmet
Fatih’te Osmanlı’dan kalma bir çok yapı bulunur eski külliye sistemine mensup yapılarda ihtiyaç sahipleri önemli bir yer tutar,karnı aç bakıma muhtaç olan kadınlı erkekli bir sürü insana ev sahipliği yaparlar.Bizim insanımız misafirperverdir,yardım etmeyi çok sever mesela Haliç’e yakın Ali abinin deliler kahvehanesi vardır,toplumun dışladığı
Kendi ihtiyarlığım nasıl olur ?
Vakit Kemal’e Erdi Bugün hava çok güzel güneş kızgın bir kor Alevi gibi yakıp kavuruyor ortalığı demek istememde diyemiyorum,malesef soğuk bir Aralık sonundayız,hava her zamanki gibi kasvetli,gökyüzü bütün mahlukata emir verip,esin gürleyin taş üstünde taş baş üstünde baş koman yiğitlerim edasında Malkoç oğlu gibi bir o yana bir bu yana
Reklam
Metin Baba ve Ragıp
Aralık ayının sonlarına doğru soğuk bir İstanbul sabahından merhaba diyor havada süzülen martılar.Kadıköy’ün rıhtım bölgesinde ufak bir kayığım var,çok uzun zamandır İstanbul’da yaşadım,aslen Aydından göçmüşüz,milyonlarca istanbullunun hikayesidir aslında burada anlatılan.Üç erkek evlat bir sürü torun sahibi oldum ekmeğimi balıkçılıkla
30 Dakika
Adger alen PO anısına....... Aslında nasıl başlanır bilemedim,uzun zamandır yaptığım görevde emekliye ayrılmak üzereyim.Yoruldum artık, İnsanlarla uğraşmak çok yıprattı belkide,sürekli ölüm,kavga,savaş görmek.Neyseki bu alacağım son iş artık.Neredeyse gelmek üzereyim,ekipten yardımcım Ali telefonla gerekli malûmatı verdi.Bazen bu çocuğun işine
Kitap
Ne demiş usta Emre; Kitap iyidir,kitapsız olmayın.....