Yıllardır efsanelerini dinleyip düşlerini kurduğu bir uzak kıtaya, dalgalı okyanusları aşarak, acılar çekip kan kaybederek en sonunda ulaşam maceraperest bir yolcu, bu âleme varır varmaz nasıl her ağacı, her taşı, her pınarı bir hayranlık bir büyülenmeyle karşılar, her çiçeği, her meyveyi ilk heyecanla ama gene de dikkatle tutup nasıl ağzına alıp tadarsa, Füsun da her şeyi aynı merak ve başdönmesiyle ağır ağır keşfediyordu.