Bu hayatta herkesin bir derdi var. Benimkide bu ölemiyorum.. iyi bir şey sanıyorsun bunu dimi , herkes öyle sanıyor ama gel bide bana sor. En berbat tarafı ne biliyor musun hiç kimseden hiç bir şeyden korkun kalmıyor. Ar damarı çatlıyor adamın doğru ne , yanlış ne her şey karışıyor kafanda.. her şeyleri biliyorum ben. Her şeyi bilmekle hiç bir şey bilmemek aynı şey . Odun gibi oluyorsun işte onun için çok fazla kurcalamayacaksın meseleleri.. eninde sonunda ölecek olan birisin, bu dünyanın derdini çözmene imkan yok.
Bir deliliğin karanlık bahçesine düştüm. Tarumar edilmiş bir bahçenin ortasına. Toprağa çiçek tohumları ekmekle kendimi gömmek arasında bir yerdeyim. Bir cinnetin kıyısında oturuyorum ; gösterişli bir sunağın ortasındaki soğuk taşın üzerine, yeni bilenmiş keskin kılıçların ölümcül gölgelerinin hemen altına, yıllar içinde birikmiş pişmanlıklarımı yatırmakla kendi bedenimi yatırmak arasında bir yerde, kalabalığın birbirini zerre kadar umursamadığı arafta.
Mutsuzlukla hastalığı birbirinden ayırt edebilmek kolay olmuyor. Mutsuz insanların alameti farikası hiç geçmeyen yorgunluktur. Sanki hep hastaymış gibi.
Biz zannediyoruz ki insan ölünce çürümeye başlar. Doğru değil insan doğduğu andan itibaren çürümeye başlıyor. İnsanı çürüten ölüm değil, hayattır. Başkasından değil, kendimden biliyorum.