MEDİHA

Türkçe'de. Her yiğidin kalbinde bir aslan yatarmış. Bakın "Kork-ma"nın kalbinde "Koruma" yatıyor. Korkuyla korunuyor demek ki insan. Bir korkuya ihtiyaç var demek, kurtulmak için korkulardan. Nasıl bir korku olmalı ki bu güven versin sahibine. Nasıl bir gece olmalı ki her zerresinde güneşler barındırsın!
Reklam
Hayat biraz da okul korkusu, yoksulluk korkusu, kaybetme korkusu ve ölüm korkusuydu. Ellerin buz kestiği, göz bebeklerinin genişlediği, alınlardan acı su boncukları yuvarlandığı, kalplerin koca davullar gibi gümbürdediği, göz kapaklarının uykuya geçit vermediği zamanlar korkunun bir dev anası gibi binlerce yalan doğurduğuna şahit oluyordu insan; binlerce batıl inanç, binlerce öfke, binlerce nefret, binlerce zulüm... Kendini suçüstü yakalayıp itiraf ettiriyordu Bernard Shaw'ın ağzından: "Aslandan niçin korkuyorsunuz? Onun ne ülküsü, ne dini, ne siyasal inancı, ne ahlakı, ne de diploması var!"
- Yollar hep yılana benzetilir değil mi? - Evet. - Neden? -Kıvrıldıkları için mi! -Hayır. Ayrılık zehirleyebilir insanı. -O halde ıslık çal korkmamak için. -Islık çalıyor, korkuyorum. -Islık çalan çocuk korkmuyor ama. -Gecikmedi. Zamanı var onun!

Reader Follow Recommendations

See All
Yeni ölen kişilerin ağzına ayna tutarmış eskiler. Buğulanmıyorsa ayna ölmüşsün kesin! Fakat hâlâ buğulanıyor cam, cana işaret etmede. Ey ölülerin arasında boylu boyunca uzanan! Anladık hâlâ kalbin çarpıyor. Kalbimizi çarptırıyor o derin gülümseme.
Aynayla aranda bir köprü var geçemediğin. Cilalı taş devrinden beri bekliyorsun önünde. Bir geçsen, göreceksin: Asıl kim? Suret kim? Hakikat nerede? Yedi gezegeni havanda ezip sürdün sırını. Camı can yaptın yüzleşmek için.
Reklam
Demek adalet düşüncesine değil, adalet hissine ihtiyaç var! Hissiz adalet! Asıl sefalet bu! Düşünceyle duygu olmayınca terazinin iki kefesi. Zayıfla güçlü tartılmıyor aynı ölçüyle. Bu yüzden yalnız adalet dağıtanların değil, adaleti arayanların gözlerine de katarakt iniyor. Ne diyordu Bernard Shaw, "Kaptan Brassbound'un Dönüşümü” adlı eserinde: "Olayın bir yanını anlatmakla yetinmesi, onun avukatlık eğitimi görmesinden ileri geliyor. Yoksa, doğuştan yalancı olduğunu sanmayın."
Hem beden dediğin nedir? Fârabî, bir adalet sergisi fark eder insan vücudunda. Kalbin hizmetindedir beyin; ısısını dengede tutar. Öğrenme, hatırlama, hayal etme ve düşünme, yani adalet gerçekleşir varlıkta. İnsana yakışan iyi ve dengeli davranışlar doğar. Tabiatta adalet var, insan da adil olmak zorunda. Adalet bir "orta yol" bir "denge" hayatı yaşanılır kılan. Denizler, gökler, ağaçlar, hayvanlar ateş püskürüyorsa insana, adaletsiz olduğu içindir.
"Adalet nedir? Ağaçlara su vermek. Zulüm nedir? Dikeni sulamak. Adalet bir nimeti yerine koymaktır; her su çeken tohumu sulamak değil. Zulüm nedir? Bir şeyi yerinde kullanmamak, ait olmadığı yere koymaktır." Mevlâna Celâleddin Rûmî
Bu derd-i Sühandır olmaz izhar Ta'bîr edemem dahi neler var" Şeyh Galib Söz derdidir bu, açıklanamaz. Anlatamadığım daha neler var
Ucuz teşbihler beyaz atlı prenslerdir Pollyanna Bir şiire gelir Ve onu bu hayattan kurtarırlar.
Reklam
Pollyanna, Sana göre insan Profiterol yer gibi yaşamalı Bir çamur deryasının içinde Küçük beyaz mutluluk topları yakalamalı. Bense vücuduma şiirler saplıyorum durmadan
Sevgili Pollyanna, Radyo tiyatrosu dinlenirdi bir zaman içimde, İçimde dünyanın en eski kedisi Eski bir sobanın yanında uyuyordu.
Öfkem Üstü kalsın derdi ve bırakırdı hayatımı Bayat bisküvi kokan o mahalle bakkalına Öfkem İşi bitmiş bir çalı süpürgesi gibi Dayamaktır kendini duvara ... Öfkem Pollyanna Neden güzeldi? Bütün güzeller gibi elinde bir bardak sıcak çayla
Belki artık hiç olmaması daha iyi Çalınmış bir güzellik, Yasaklanmış bir güzellikten iyidir
Aşkın yüzünden düşen bin parçayı Toplamaktan yoruldum ben artık Pollyanna
717 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.