“Tanrı’nın geleceği insanın gözlerinin önüne sermeye tenezzül ettiği güne kadar tüm insani bilgeliğin şu iki sözcükle ifade edileceğini asla unutmayın: beklemek ve umut etmek!”
Ahlâki yaraların gizlenseler de asla kapanmamak gibi özellikleri vardır; dokunulduklarında ağrımaya, kanamaya hazırdırlar; yürekte canlı ve açık beklerler.
“Demek şu an da solup gidecek.” dedi.Yürüyor mu,yürümüyor mu farkında değildi. “ Leylaklar geçti,dünkü güzel gün, hayallerle, sıkıntıyla dolu gece de geçti… Evet! Bu an da geçecek! Dün gece geldi geçti, fakat yepyeni bir sabaha bir sabaha doğdu…”
Derdinden korkmayan, onunla yüzleşen, derdinin gözünün içine bakabilen, onunla barışan, daha da ötesi onunla hemhal olabilen devasını da buluyor. Üstelik o deva galiba derdin kaynağından geliyor.
“Birisi aşağılandığında, küçük düştüğünde, zulme uğradığında ya da ezildiğinde, sen de onunla aynı anda aynı şeyleri hissedersin. Çünkü biz bir bütünün parçalarıyız ve hepimiz birbirimize görünmez sicimlerle bağlıyız. Ve insan olabilmek için diğer insanlara ihtiyacımız var.” Çünkü “ insan ancak başka insanlar aracılığıyla insan olur.”
“Yalnızca algılayabildiğimiz kadarını biliriz. Deneyimlediğimiz her şey, en nihayetinde, algılayabildiklerimizden ibarettir. ‘Neye baktığın değil, ne gördüğün önemlidir.’”