Euripides’in savaş karşıtı sesini duyurmak ve savaşın anlamsızlığını vurgulamak için bir fırsat olarak gördüğü bu oyun Oidipus’un soyunun hikayesini tamamlayan son adımdı. Oidipus’un iki oğlunun savaşında şehrin yedi kapısında ölen yedi komutanın cesetlerini geri alma savaşın hikayesini anlatıyor oyun. Oyunun adının Yakarıcılar olmasının sebebi de komutanların annelerinin önce tanrılara sonra da oğullarının cesetlerini geri alması için Theseus’a yakarmaları. Theseus hiçbir zaman sevdiğim bir karakter olmamıştır, haliyle bu oyunda bu kadar adaletli, haklı özgürlük yanlısı, yüce bir lider olarak gösterilmesi oldukça şaşırttı beni.
YakarıcılarEuripides · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2011470 okunma
Zor kitapları severim. Bununla birlikte uzun zamandır beni Çürümenin Kitabı kadar zorlayan bir kitap olmamıştı. Kitap düşünür Emil Cioran’ın bazısı yarım sayfa, bazısı birkaç sayfa süren düşünce akışlarından oluşuyor aslında. özellikle takıldığı bazı konulara, kendisini rahatsız eden şeylere ve hayata dair düşünce akışları bunlar. Geçirdiğim dönemin de etkisiyle zaten odaklanmakta zorlanırken iyiden iyiye kendimi kaybettiğim bir okuma serüveni oldu. Cioran’ın dinlere bakışını sevsem de, intiharı bu kadar meşrulaştırması beni rahatsız etti. Kitapta anlamadığım için tekrar tekrar okuduğum bölümler de oldu, satır satır altını çizdiğim bölümler de… Bununla birlikte kitabı tamamladığımda şundan emindim ki bu kitap benlik değildi.
Çürümenin KitabıEmil Michel Cioran · Metis Yayınları · 202110,4bin okunma
Frankenstein ile tanıdığımız Mary Shelley’nin Mathilda’sı; annesi ölünce inzivaya çekilen babasını yıllar sonra gören Mathilda‘nın, babasının kendisine aşık olmasıyla birlikte zehir olan hikayesini anlatıyor. Kitap bir çok açıdan rahatsız ediciydi. Özellikle de kızına aşık olan baba konsepti beni oldukça rahatsız etti. Bununla birlikte Mary Shelley’nin kalemi bir harika. Edebi açıdan kesinlikle keyifli bir okuma sunuyor.
Yazarın okuduğum ilk kitabı olmasına rağmen kalemine hayran kaldım. Bir teknede büyüyen bir kadın, hem sağır hem dilsiz yani ahraz olan oğlu İsrafil ve kasabada bu ikisini insan yerine koyan tek kişi marangoz Musa… Bu üçünün kesişen hayatları ve denizin getirdiği davetsiz misafirlerle değişen yaşamları… Ben kitabı inanılmaz sevdim, dediğim gibi yazarın kalemine hayran kaldım. Kitap çok yorucuydu, çok acımasızdı ve çok etkileyiciydi. Özellikle sonunu bir başka sevdim. Hala okumadıysanız kesinlikle okuyun.
AhrazDeniz Gezgin · Can Yayınları · 20194,859 okunma
Kuzey ülkelerinin edebiyatını her zaman bir başka sevmişimdir. Bu kitapt da uzun zamandır kütüphanemden bana göz kırpıyordu ve “Zamanıdır,” dedim. Incecik ama devasa bir kitap… Sakin mizaçlı, sıradan hayatlı bir edebiyat öğretmeninin okul çıkışında açılmayan şemsiyesi yüzünden başlayan sinir krizi anı ve sonrasında gelen kendine, hayatındaki insanlara dair yüzleşmesi… Dediğim gibi devasa, dolu dolu bir kitaptı ve okurken en yakın arkadaşı ve karısı ile ilgili kısımlarda ayrı çarpıldım. Kesinlikle yazarın diğer kitaplarını da okumak istiyorum.
Truva bağlantılı oyunlardan biri olan Hekabe, Troya’nın kraliçesi Hekabe’nin kızı Polüksena’nın Akhilleus’un mezarı için kurban edilmesinin ve korunması için şehir dışına yollanan oğlunun öldürülmesi üzerine Hekabe’nin oğlunun intikamını almasının hikayesini anlatıyor. Euripides oyunlarını oldum olası hep sevmişimdir, bu oyunu da oldukça sevdim. Okurken Agamemnon’un haklı tarafı tutması beni şaşırttı. Polümestor’un kahinin ağzından duyduklarini aktarması ise oldukça ilginçti. Tüm bunları duymuş olduğunu düşünürsek daha sonrasında Agamemnon’un bile bile ölüme gittiğini bilmek şaşırtıcı geldi.
Victor Hugo’nun müthiş kaleminden çıkan bu kitabın oldukça travmatik olduğunu söylemeliyim. Ölüme mahkum edilmiş bir adamın son günlerine odaklanan kitap o dönemlerde oldukça normalleşmiş bir şey olan giyotinle idam cezasına karşı bir başkaldırı, idam cezasına karşı bir manifesto! Kitaba elbette ki bayıldım ve çok da etkilendim. Sonunda ne olacağını bilsem de son ana kadar bir kurtuluş, bir af beklerken buldum kendimi. Etkileyiciydi.
Kitabı bitirdiğimde şimdiye kadar okumadığım için çok pişmandım. Uzun zamandır okuduğum en nefis kitaplardan oldu. İsmini dahi bilmediğimiz aylak ana karakterimizin gelgitleri ve umutsuz aşk hayatı üzerinden ilerleyen kitap beni kendine aşık etti. İyi ki okumuşum.
Aylak AdamYusuf Atılgan · Yapı Kredi Yayınları · 201759,9bin okunma
George Orwell’in bu ürkütücü distopyası Büyük Birader kontrolündeki Avrasya’nın parti kontrolü altındaki insanlarını, katı kurallar çerçevesinde geçen yaşamlarını, sürekli değişen, yeniden yazılan geçmişlerini ve her hareketlerine, hatta düşüncelerine dahi müdahale eden bir devleti anlatıyor. Geçmişte okurken çok absürd gelmişti bunun gerçek olması fikri. Ama bugün tekrar okurken aslında gününüz şartlarında ve yaşadığımız koşullarda çok da inkansızmış gibi gelmiyor ve bence bu çok korkutucu. 1984 kesinlikle ürkütücü bir geleceğin işaretçisi olabilecek bir distopya.
Yazarın tüm kitapları kütüphanemde olsa da ilk kez bir kitabını okuyorum ve şimdiye kadar neden beklemişim dedim. Ressam Leonardo da Vinci’nin o meşhur Son Akşam Yemeği tablosunu yapma süreci ve İsa’ya ihanet eden havarisi Yahuda’nın yüzünün ortaya çıkışının hikayesi… Kitabı çok beğendim ve elimden bırakamadım. Elbetteki anlatılanlar kurgudan ibaret ama yine de okuması çok zevkliydi. Ben çok sevdim, kesinlikle tavsiye ederim.
Leonardo’nun Yahuda’sıLeo Perutz · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20212,369 okunma
Uzun zamandır yalnızlığı bu kadar derinden hissettiğim bir okuma yapmamıştım. Resmen bu kitap yalnızlığın romanı… İnsanın kendi içindeki çaresizliğe tutunup nelerden medet umabileceğini çok güzel anlatan bir kitap. Sadece dört ay kalmak için gittiği bir kalede 20 yıl kalan bir askerin hikayesini okuyoruz Tatar Çölü’nde. Okurken karakterin kaledeki yaşantısı ve bu yaşantının getirdiği ruh halini derinden hissettim, yer yer darlandım, yer yer heveslendim, yer yer çaresizliğe düştüm. Kolay bir okuma olmadı ama kesinlikle tatmin eden bir okumaydı.
Nobel ödüllü yazar Annie Ernaux ile tanışma kitabım Olay, geçmişte Kürtaj adıyla basılmış. Yazarın Fransa’da kürtajın yasak olduğu dönemde, üniversite öğrencisi iken hamile kalma ve uzun uğraşlar sonucu bebeğini aldırma sürecini anlatıyor kitap. Olayları anlatırken araya parantez açarak o olayla ilgili içsel düşüncelerini adeta bir içses gibi dillendiriyor ve bu benim çok hoşuma gitti. İncecik ama çarpıcı bir kitaptı. Dediğim gibi yazardan okuduğum ilk kitaptı. Ben yazarın üslubunu çok sevdim, sırayla tüm kitaplarını almayı planlıyorum.
OlayAnnie Ernaux · Can Yayınları · 20231,389 okunma
Kitap feminist bir bakış açısıyla Antik Yunan’daki hakkı yenmiş kadın kahramanları ele alıyor ve bizlere tanıtıyor. Yazarın dili muazzam, çok akıcı, çok keyifli… Haliyle kitap oldukça kolay okunuyor. Kitap sırasıyla Pandora, İokaste, Helene, Medusa, Amazonlar, Klytaimestra, Eurydike, Phaidra, Medeia ve Penelope’yi ele alıyor. Ben çok sevdim ve bayıla bayıla okudum, sayfalarca da not aldım.
Oidipus bağlantılı okumaları hep çok sevmişimdir. Bu kitap da Oidipus’un iki oğlunun krallık için birbiriyle savaşmasının ve iki kardeşin birbirinin sonuna sebep oluşunun hikayesini anlatıyor. Kısacık ama oldukça etkileyici bir tragedya idi.
Bu kitap bende çok farklı duygular uyandırdı açıkçası. İki yetişkin kızı eski kocasının yanına yerleşince yalnız kalan ve bir tatile çıkan ana karakterimizin plajda hayatının kesiştiği bir aile, genç bir anne ve küçük bir kız çocuğu ile kendi hayatını içselleştirmesi, anneliğine karşı bir sorgulama ve şu büyük soru: Çocuklarımız için kendi hayatımızdan vazgeçmeli miyiz? Çocuk sahibi olmak hiçbir zaman önceliklerimden biri olmadı ve tam da bu sebepten kitabı çok fazla içselleştirdim. Kendimi ana karakterin yerine koydum ve muhtemelen onun yaptıklarını yapardım diye düşündüm. Kişisel seçimlerim yüzünden kitabı kendime çok yakın hissettim ve dediğim gibi çok içselleştirdim. En yakın zamanda filmini de izleyeceğim.
Karanlık KızElena Ferrante · Everest Yayınları · 2021568 okunma
