Tanrım, bana değiştiremeyeceğim şeyleri kabul etme gücü, değiştirebileceğim şeyleri değiştirme cesareti ve bu ikisi arasındaki farkı anlayabilme sağduyusu ver.
- İşte beni üzen de bu. İnsanın bu kadar kolay mutlu olabileceğini sanmıyorum. Saadet, kapılarında ejderhaların beklediği masallardaki saraylara benzer. Bu sarayları ele geçirmek için mücadele etmek gerekir.
Herkesin önünde yüzüme alayci bir maske takmasini bilirim. Ama kaç kere, mehtapta bir mezarlik gorunce, gidip orada uyuyanlara katilmanin daha iyi olup olmayacagini kendi kendime sormuşumdur...
" Kalabalık beni sahiden sıktı. Ben ikide birde böyle oluyorum, bazen bütün insanları boyunlarına sarılıp öpecek kadar seviyorum, bazen da hiçbirinin yüzünü görmek istemiyorum. Bu nefret filan değil… İnsanlardan nefret etmeyi düşünmedim bile… Sadece bir yalnızlık ihtiyacı. Öyle günlerim oluyor ki, etrafımdan küçük bir hareket, en hafif bir ses bile istemiyorum. Fakat sonra birdenbire etrafımda bana yakın birilerini arıyorum. Bütün bu beynimde geçenleri teker teker, uzun uzun anlatacak birini. O zaman nasıl hazin bir hal aldığımı tasvir edemezsiniz."