Şu anda kim bilir napıyorsun sen. Belki çaydanlıktan bardağa o güzelim tavşankanını akıtıyorsun. Belki uykudasın, belki gezmede. Yahut da temiz, duru ve hazlı bir banyodasın. Başın, dişin, ağrımasın, için bir garip burkulmasın da, nerede olursan ol! Yeter ki yaşa.
Bir zamanlar birbirlerinden ayrılmak, birbirlerini kaybetmek ihtimalinin korkusunu çekmiş olmasalar, belki de birbirleri için ne kadar kıymetli olduklarını hâlâ bilmeyeceklerdi. Hayatları o kadar birbirinin içinde kaybolmuş, birleşmişti.
Nemsin be? Sevgili, dost, yâr, arkadaş... Hepsi. En çok da en ilk de Leylâsın bana. Bir umudum, dünya gözüm, dikili ağacımsın. Uçan kuşum, akan suyumsun. Seni anlatabilmek seni. Ben cehennemin çarklarından kurtuldum, üşüyorum kapama gözlerini.