Dünya... Kimine ev, kimine uçurum. Kimine en güzel döşek, kimine dikenli tel... Kimine ağrı, kimine ağrılarının ilacı... İçinde ne yaşadığımızda, nasıl yaşadığımıza ya da neye şahit olduğumuza bağlı.
Kitap Ayfer Tunç'un kaleminden. Yazardan okuduğum ikinci kitap. Öyle görünüyor ki diğer kitaplarını da okuyacağım. Kelimelerinin insanın içine işleyen bir hüznü var. Hüzün zaten çokça biz şu aralar...
Konuya gelecek olursak, kitapta iki ana karakter üzerinden bize farklı konu başlıkları sunulmuş. Aile ilişkileri,travmalar, korkular, daimi mutsuzluk hali... Mürşit, sözde aile babası. Kendi kurgulamadığı hayatının başrol oyuncusu. İçinde aşamadığı bir dağ ile yaşamaya çalışan bir oyuncu...Madenci, karısının ölümüne sebebiyet vermesinin acısı ile kaçışı kendisine yurt belleyen bir ıssız adam. Olaylar bu karakterler üzerinde yoğunlaşıyor.
Kitabı beğendim. Herkesin içinde kendinden kendine bir yol olduğunu kitabı okurken bir daha sezdim. Hepimiz yolcuyuz. Herkesin yolu bir değil. Kimininki dikenli kimininki güllerle bezeli. Yol nereye çıkar bilinmez ama yürüdüğümüz yol bizi iyileştirsin,güzelleştirsin. Eksiltmeden, yormadan...