Yakınını kaybetmiş insanlar, vatanını korumak için savaşan/Gazi olan yaralı kalpler, insanların travma yaratacak kadar kötü davrandığı hayvanlar, hırs/kariyer uğruna gençlerin sağlığını hiçe sayan yöneticiler, akran zorbalığına maruz kalan gençler, işini iyi yapmaya çalışan öğretmenlerin çektikleri…hepsini bir araya toplayın, zorlu yolları el ele verdiklerini ‘kitabın isminden’ yola çıkarak okuyun.
Hem üzülün hem umutla bakın, hem sevin hem acıyı, hem gözünüz açılsın hem dönüp kendinize bakın.
Bunları da bu kitapla sağlayın.
Bir, iki, üç konu değil birçok konuyu bir kitabın içine nasıl sığdırdığını anlamayacağınız bir eser.
Ege’de bir köyde yaşayan balıkçı Mustafa, eşi Mesude, büyük kayıpları ve denizin onlara verdiği hediye. Aile yaşantısını anlatırken gelişen olaylara da tek tek değinilmiş. Ülke sorunları, sıkıntıları (göçmenler, denizden çıkan cesetler, yiten hayatlar, kirlenen denizler, balık soyunun değişmesi, ormanların yok edilmesi, köylerin hiç gibi görülmesi, dönen rüşvetlerle dünyayı yok etme çabaları vs.) öyle ince sunulmuş ki, okudukça yüreğinize taş bağlandığını hissediyorsunuz.
Güçlü karakterleri, köy yaşantısını, insanların değişen hayatlarını ve en önemlisi insanlığın aslında en kadar geriye gittiğini okumak size acı verecek. Buna hazır olun ve okuyun-okutun.
Balıkçı ve OğluZülfü Livaneli · İnkılap Kitabevi · 202126,5bin okunma
Kendi içinde kaybolmuş, çürük elma lakabı altında ezilen Dario, konuşma yeteneği olmayan tekerlekli sandalye de yaşam süren Andy, karşılaşma ve birbirlerine iyi gelme hikayesi desek daha doğru olur. Her iki çocuk açısından da örülen duvarlar, onlara verilen zararlar ve toplumun önyargılarını çok net görüyor, onlar birbirine iyi hissettirdikçe siz de mutlu oluyorsunuz. Keşke herkes okusa ve daha çok bilinçli olsa. Özellikle anne-babalar..
4 bölüm başlığından oluşuyor, açıkçası yalnızlığın içinde sıkışıp kalmışların hikayesini okuyorsunuz. Bunun yanında farklı duyguları da size veriyor ve bazı noktaların da bu duygular peşinizi bırakmıyor. Dili sade, anlaşılır ve okuma olarak kolay içeriğe sahip (psikolojik durumunuz bunda etkili olabilir)
Bir Tamburi Aziz Bey geçti buradan..
Acıklı bir öykü, yüreğinde sızılarla sonlanan ömürler, gereksiz yere büyütülen kinler ve geride bırakılmış vicdan.
Başı dimdik, her şartta kendine güvenini gösteren Aziz’in hikayesini okuyorsunuz. Onu okurken aslında kadersiz annesini, suçunu kinle örten babasını, bencilliği ile hayat söndüren Maryam’ı, umutları sönüp silik bir hayata tutunan Vuslat’ı, vicdanın sesini bastıramayan Zeki’yi göreceksiniz. Gördükçe onlarla aynı yolları yürüyecek, şöyle olmasaydı nasıl olurdu diyeceksiniz.
Bazı sırlar vardır yıllarca hatta bir ömür sadece seni değil bilmediğin kaç kişiyi daha onun içinde boğar. İşte o karanlığın içinde kalmış, sırların sırları doğurduğu bir aile.
Emin, Ethem, Ekrem kardeşler/ anneleri Mürüvvet/ babaları Kazım. Hiçbiri hayatı yaşamamış, savrulup hayatlarında erimişler. Kim suçlu? Kimin derdi var? Kimin neyin acısını kimden aldı?
Merakla, hüzünle, gözleriniz dolarak okuyacağınız sonunda yüreğinizi bırakacağınız bir kitap.