ÇEKO, Sosyoloji ve Felsefe Mezunu, Bağımsız Editör, İçerik Editörü, Hikayeci, Karakalem Çizer, Sanata aşık, korku sineması ve edebiyatına hasta, bilime tutkun, okumaya bağımlı, profesyonel bir meraklı...
Bolca güldüm ağlanacak halimize... Türkiye'nin ve Türk insanının kendine özgü hallerini, gündelik sorunlarını, ünlülerini, "ünlücüklerini", sürekli değişen absürt gündemini, fantastik- bilim kurgu-gerilim türleriyle harmanlayan yazarın kitabı tam bir kara komedi. Bence yazar, (Bu üslubuyla) günümüzün modern Aziz Nesin'i!
Yazar, postmodern öykücülüğün ustası olarak ün yapmış. Bu kitap, yazarın okuduğum ilk kitabı ve muhtemelen de okuyacağım son kitabı olacak.
Benim fikrime göre yazarın üslubu postmodernizmden ziyade dadaizme daha yakın. Bağlamdan kopuk, rastgele sıralanmış gibi duran ve okuması bana göre zor çünkü tek üslubu "üslupsuzluk " olan yavan cümle yığınlarından ibaret.
İlâhi Komedya için o kadar çok tez yazılmış, o kadar çok inceleme yapılmış ki tüm bunlar üzerine söyleyecek başka sözüm yok.
Kitabın bu baskısındâ o kadar çok yazım hatası vardı ki okumak bir işkenceye dönüştü. İlâhi Komedya' yı okumak isteyenlere başka yayınevlerinin baskılarını tercih etmelerini ve bu baskıdan uzak durmalarını şiddetle tavsiye ederim.
Bu kitabı okuyacaksanız İngilizceden okuyun zira Türkçe çevirisi çok kötü. Sanki kitap google translater tarafından çevrilmiş. O derece kötü yani... Yayınevi bu şekilde nasıl basmış bu kitabı hayret doğrusu...
Kitap, pozitivizm ile başlayan ve günümüzde modern bilimin devam ettirdiği tüm yöntem ve yaklaşımları yermekle kalmıyor, modern bilim ve ekonominin temel eleştirisini de yapıyor. Bilim dünyası ve onu besleyen (ondan beslenen) kapitalizmin insanı insan yapan asıl kavramların içini boşalttığını, küçümsediğini hatta yok saydığını, bu düstura göre yaşamını sürdüren modern insanın da içi boşaltılmış anlamlar dünyasında mutsuz olduğunu dile getiriyor. Başta Descartes olmak üzere birçok filozofu da bu bağlamda eleştiriyor. Açık ve sade bir dille yazılmış, fakat her bir cümleyle insana apayrı perspektifler kazandıran bir kitap.
Bu kitabın farkı, bu türde yazılmış diğer kitapların aksine önemli bir bölümünün edebiyattaki alternatif türlere ayrılmış olması. Kitaptaki en hoşuma giden yaklaşım, "Klasikleri klasik yapan özellikleri, kendi dönemlerinde yazılan diğer eserlere göre alternatif bir tür oluşturmalarıdır. Bu eserler, yazıldıkları zamanın klasik edebi geleneğinı takip etmiş olsalardı günümüzün klasikleri olamazlardı." şeklindeki yaklaşımıdır.
Ayın karanlık yüzüne bir bakış atmak gibi insanın karanlık, tekinsiz, dizginlenemez tarafına da korkmadan bakabilmeli... İnsanın gerçek özünü kavrayabilmenin yegâne koşuludur bence bu bakış. Bu kitap da tam olarak bu noktada hızlı ve çarpıcı bakış açıları sunuyor insana.
Seri KatillerAnthony Crowe · Tutku Yayınevi · 2015140 okunma
Roman, 1880'lerde Londra'da işlenen seri cinayetler etrafında şekilleniyor fakat sıradan bir polisiye roman değil. Kitap, okuyucusunu çokça yoran fakat bu yorgunluğun karşılığını fazlasıyla veren bir eser. 1880'ler Londra'sına sanatsal, bilimsel, siyasal, kültürel, sosyolojik ve psikolojik perspektiflerden yaklaşırken okuyucuyu bu perspektiflerden metni değerlendirmeye itiyor. Kitabın bir başka özelliğiyse her bölümün farklı bir anlatıcı tarafından zamanda ileri geri giderek anlatılması. Kısacası kitap tam bir yapboz fakat çözmesi zor ve zevkli bir yapboz.
Cinayet SanatıPeter Ackroyd · Yapı Kredi Yayınları · 201652 okunma
Duygulardan muaf olmak bir lanet mi yoksa bir lütuf mu? Bu tamamen içinde bulunduğunuz çevreye, sizi yetiştiren aileye, icra ettiğiniz mesleğe, vs göre değişiyor.