Jack London, yazmak isteyipte önüne çıkan engellerle birlikte bu isteğini rafa kaldırmış daha sonra herkesinde bildiği ilham perileri sayesinde tekrar kalemi eline almış bir yazar. Kitabın ilk sayfasında ki yazarla ilgili kısımda bundan bahsediyor. O, ilk engelde takılsaydı ya da pes etseydi bugün elimizde Jack London adına ait bir kitap olmayacaktı.
Beyaz Diş
Vahşi Hayat onun yaşam alanı. Bir kurt. Aynı zamanda bir köpek! Doğası gereği özgürlük onun vazgeçilmezi. Ama onun özgürlüğü ilk İnsan-hayvanla karşılaşana kadar sürdü. Yani özgürlüğü daha bir yaşına gelmeden elinden alındı. Alındı alınmasına ama o yine de özgür ruhundan asla taviz vermedi. Veremezdi, onun yapısı buna imkan vermiyordu.
Kötü insan kendini, doğayı, yaşamı da kurutur. Beyaz Diş, insan elinin ne demek olduğunu öğrenmiş, tecrübe etmişti. İnsanlardan korkuyor, korktukça da itaat ediyordu. Bu itaat, onun vahşi doğasına aykırı. Bu aykırılıkla birlikte uzun bir tecrübe kazanmış ve insanların kötü emellerine dahil olmuş, hayvan dövüşlerine dahil katılmıştı.
Ta ki ruhuna işleyecek o insan eli ile karşılaşana kadar. SEVGİ, insan eliyle artık bedenine açılan bir yara değil de ruhuna işleyen bir duyguyu tadacaktı..
Beyaz Diş ve Jack London İnsanların aslında daha vahşi olan yanları kadar iyileştiren, o yaraları saran tarafını gösteren bir kitap.
VE EVET, SEVGİ İYİLEŞTİRİR.