Aşk sensizliğin direniş idi,
Kalbinde ki suskunluğunu diğer adıydı...
Kalbimdeki seni yaşatmaktır.
Senin elinde ki direniş bayrağı alıp sana koşmaktır,
Senin yokluğun da yinede sana sarılmaktır;
Ben senin gözlerinde yorgunum,
Sözlerinde suskunum,
Döşlerinde durgun sularda boğuluyorum,
Bir şiirin ses tonunda intihar ediyorum kendimi;
O şiir seni bana hatırladığı için,
Seni dizelerin son olmayan bir şiirde yazdım...
Çünkü şiir hiç bitmeyecek
Bende sana kavuşmayacağımı biliyorum...
Hayat dediğin buruşmuş bir para kadar bazen kıymetsizleşe biliyor...
Bazen de hayat dediğin bir altın kadar değerli ola biliyor
Çünkü o hayatın içinde senin bir gülümsemen tüm hayatı bana anlamlandıra biliyor,
Bakışların bir fotoğraf karesinde kaldı.
Ben senin arkanda baka kaldım,
Sen sessiz sessiz giderken;
Neden beni kendine hiç sormadın?
Ben senin kendime sorarken gözyaşlarım, gözlerinde ıslandı...
Umutlarım eriyen karlar gibi oldu,
Ben son bahar yaprakları gibi kalbinde sara kaldım,
Gece sessiz bir uykunun sabahı dır.
Sabah ise yorgun bir günün başlangıçdır,
Ömür sermayem ise tükenen bir saat gibidir...
Hesap sorulacağı bir günün anı bekliyorum;
İslamoğlu Kur’an’i, tarihi, sosyolojik, psikolojik ve ahlaki alanada Yahudilerin tarihini ele alırken özellikle inanç boyutun ve Yahudilerde ki inatçı dik kafalığı ve taklitçi kör, sığ bir inat uğruna sürekli Allah’a ve onun elçileri özel de Hz Musa ve sonra gelen tüm İsrailoğların Peygamberlerine karşı sürekli bir kör inatçı baş kaldırıyı, sorguluyor.
İsrailoğlarının Allah’ın kitabi olan Tevrat onların içlerinde iken yeniden mezhebi ve tarikat cemaatlara ayrılmaları, kendi Peygamberlerini öldürmeleri ve kuvvet bakımında zayıf düşmeleri ele ala konularla nefis bir kitaptır,
Hristiyanların da Hz İsa hakında düştükleri ihtilafları Allah’ın onları sapık oldukların Maide Suresinin bağlamında eleştirmesi tarihsel ve günümüz Hristiyan inanç ahlaki ve siyasi bir eleştiri süzgeçinde geçirir...
Müslümanları da Fatiha, Bakara, Ali-İmranlı ve Maide surelerin bakımında uyarmaktadır...