Mehmet Ali Aslan

Mehmet Ali Aslan
@MthhxLxrd
I am Lord. #176016052 #192754706 #186238052 #193142528 #182400474 Gözlerinin Karası Var...
Sabitlenmiş gönderi
Bölüm 15:Millenium
Charles Manson bakış açısını farklı ve felsefi bir açıdan ele almıştır. "Bana yukarıdan bakarsanız aptalın tekini görürsünüz. Bana aşağıdan bakarsanız Tanrı'yı görürsünüz. Bana tam karşıdan bakarsanız, kendinizi görürsünüz."
Sayfa 512 - Herdem KitapKitabı okudu
Reklam
200 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
30 günde okudu
Rabb'in İçin Sabret
Dinim üzerine düşünürken okuduğum kitap imanımı güçlendirmekle beraber çok güzel örneklendirmeler vesilesiyle hoşuma gitmiştir. Hikaye sanırım Zehra isimli genç kızın hayattan bıkmış ve monoton sıkıcı hayatından dolayı kendisini sevmemesi üzerine başlar ve Meryem nine ona Rabb'in için sabret der ve güzel güzel onu içsel yolculuğunda pozitif bir hale getirir. Tavsiye edilir güzel bir kitap Kitabın içinden: “Bugüne kadar arkadaşlarım üzüldüğünde her zaman yardımlarına koşmuştum ama üzüldüğüm zamanlar kendimi hiç dinlememiştim bile. Kendime yardım etmek yerine, hep suçlamayı seçmiştim bugüne kadar... Çevremdekilere davrandığım gibi kendime karşı hiçbir zaman yumuşak ve nazik olmamıştım. Şimdi görebiliyorum, hayata yüreğim ile bakabiliyorum! Kendime artık daha sık teşekkür edeceğim. Sadece mutlu ve huzurlu olmayı düşünüp, kaygılar üreten zihnime yenik düşerek bundan sonra kendime haksızlık etmeyeceğim. Artık görmek, duymak, koklamak, dokunmak ve tatmak istediklerimi sadece yüreğimle hissedeceğim" dedi coşkulu bir iç ses ile.
Rabb'in İçin Sabret
Rabb'in İçin SabretUğur Koşar · Destek Yayınları · 20141,633 okunma
200 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
30 günde okudu
Rabb'in İçin Sabret
Rabb'in İçin SabretUğur Koşar
7.5/10 · 1.633 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Mevsimler ölü ve geçmiyor aylar.
“Hz. Mevlana ne güzel de söylemiş güzel kızım: Gül düşünürsün gülistanlık olursun. Diken düşünürsün dikenlik olursun. Ne düşünüyorsan sen o’sun.”
Reklam
Çoğu insan mutlu olmak için sanki binlerinden mutluluğa davet edilecekmiş hissi ile sadece beklemeyi seçer. Ama hiç kimse gelip de bize üzerinde ‘Mutluluğa davetlisiniz!’ yazılı bir davetiye getirmeyecektir. Mutluluk, zaten içimizde gizlidir. O, her zaman yüreğimizde sakladığımız sıcacık bir duygudur; fakat saklı kaldığı zaman yaşamımıza bir anlam katamaz. Onu yüreğimizde gizleyen biz olduğumuza göre, gizlediğimiz yerden çıkaracak olan da yine bizleriz.
MUTLULUĞUN ADRESİNİ İNSANLAR HEP UZAKLARDA ARAMIŞLARDIR OYSA O ADRESİN YERİ SICACIK YÜREĞİMİZDİR.Kitabı okudu
“Çünkü mutluluk, insanın ayağını adeta yerden kesercesine güçlü bir duygudur ve insanlar mutluyken kendilerini bir rüyadaymış gibi hissederler. Acı ise, insana nefes aldığını, yaşadığını, her an var olduğunu hissettirir. İnsan, doğası gereği yarına kalmak için yaşar ve acının verdiği duygular; insana hayatta var olduğu hissini verir. Bu yüzden insan, kendisini farkında olmadan acıya bağlı kılar. Çoğu insanın zihninde “Sorunlar biterse yaşam da biter" düşüncesi vardır. İnsanların farkında olmadan beslediği bu düşünce sonucu, mutlu olmak adına öne sürdükleri sebepler, mutsuzluk adına buldukları sebeplerden daha az olur. Böyle olunca da mutsuzluk daha fazla hissedilir."
“Evet yavrum. Yaşıyoruz ama yaşadığımızı unutuyoruz. Nefes alıyoruz sürekli, ama grip olup burnumuz tıkanana kadar bunun farkında değiliz. Ellerimiz kalem tutuyor yazıyoruz, gözlerimiz gazete okuyabiliyor, ama bunları ancak bu yetimizi kaybettiğimizde anlayabiliyoruz... Oysa insan sürekli tefekkür içinde olmalı, yani derin düşünce... Her şeyin Allah’ın bir lütfu olduğunu, Allah’ın izni ile, O’nun iradesi ile hareket edebildiğimizi de sürekli düşünmeliyiz. Asıl farkındalık budur güzel kızım. Biz Allah'ı her fırsatta analım ki O da bizi ansın.
“Örneğin, birçok insan az önce sana sorduğum gibi ‘Kendini nasıl hissediyorsun?’ diye sorulduğunda, senin verdiğin yanıt gibi 'Şimdilik sorun yok ya da şimdilik iyiyim’ diyerek cevap verirler. Bu sözler sayesinde insanlar, birazdan sorunlar yaşayacaklarına ve mutsuz olacaklarına kendilerini fark etmeden inandırmış olurlar. Bunun niyetine girerler. Bir de trafikte fazla beklediğinde insanlar mutsuz olmaya başlarlar ve bu mutsuzluk bazen bütün gün sürer. Buna hiç dikkat ettin mi canım?"
Reklam
"Sen, kendi yolunda ilerlerken ayağın bir engele takıldı ve düştün. İşte o an odaklanman gereken sorunlar değildir... Sorunlarına çözüm bulmak için olaya değil, daima arkasındaki Rabb'imize bak. Çünkü O. adeta sorunun Arkasında bekleyip senin kendisine Sığınmanı bekleyecektir... Bir insan yüreğindeki karanlığı, yalnızca Allah’a sığınarak aydınlatabilir. Bunu sakın unutma..."
OLUMSUZ OLANI BEN DÜŞÜNMÜYORUM. BENİ DÜŞÜNDÜREN ZİHİNDİR!
Yaşlı nine bir insanın ruhunun, beyninin, hücrelerinin, kısacası tüm bedeninin bağlı olduğu yerin, o insanın yüreği olduğuna inanıyordu. Çünkü orada Allah vardı. Allah ne göğe, ne arşa, ne de kürsiye sığmıştı. O mümin kullarının kalbindeydi. Meryem nine için; insanların yüreğiyle inanmadan kazandığı güç, sevgi ve başarı, çok kısa bir süre sonra anlamını yitirecekti. Çünkü sadece zihin ya da kurnazlıkla kazanılan hiçbir değer, gerçeklik taşımıyordu. Meryem nine Zehra’ya gerçek başarıyı ve mutluluğu yaşayabilmesi için yüreğinden-kalbinden söz etmek istiyordu.
Mehmet Ali Aslan tekrar paylaştı.
Mine Çiçeği
Hâkim elli yıllık evliliklerinden sonra, neredeyse yetmiş yaşına gelmiş olan çiftin boşanma taleplerini dinliyormuş. Onları dinledikten sonra sormuş: “Elli yıl sonra neden boşanmaya karar verdiniz. Bir ömrü beraber geçirmişsiniz. Neden ayrılmak istiyorsunuz?” Yaşlı kadın cevap vermiş: “Hâkim bey, bir ay kadar önce böyle bir düşüncem yoktu. Bir gün eşim bana, bir mine çiçeği getirdi. Bu çiçek, suyu çok severmiş ve belli sürelerde sulanmadığında solup ölürmüş. Ben kemik erimesi olan bir hastayım. Geceleri uyanıp, çiçekleri sularken bir şey fark ettim. Hasta olan benim ve her gece ben kalkıp çiçeği suluyorum. Eşim bir kez olsun çiçeği sulamak için uykusundan fedakârlık etmiyor” Hâkim kadını dinledikten sonra ona hak vermiş ve ardından da kocasını dinlemiş. “Senin söylemek istediğin bir şeyin var mı?” Yaşlı adam cevap vermiş: “Eşimin anlattığı her şey doğrudur hâkim bey. Ancak eklemek istediğim bir şey var. Mine çiçeği çok sulandığı zaman ölür. Eşimin kemik hastalığı var ve iyileşmesi için düzenli olarak egzersiz yapması gerekiyor. Fakat eşim bunu ihmal ettiği için, ben de bu yalanı uydurdum. Çiçek ölmesin diye, her gece kalkmak ve onu sulamak zorundaydı. O uyandığı zaman, ben de uyanırdım. Ama o bundan habersizdi. O çiçeği suladıktan sonra, ben çiçeğin suyunu boşaltır ve toprağını da peçete ile kuruturdum. Sonra da gelir eşime sarılır ve onunla birlikte uyurdum. Böylece hem çiçek, çok sulanmadığı için ölmezdi, hem de eşim gece egzersiz yapmış olurdu” Hâkim bu sözleri dinledikten sonra, davayı düşürmüş ve çiftleri boşamaktan vazgeçmiştir.
Mehmet Ali Aslan tekrar paylaştı.
Carl Panzram
Yaptıklarımdan dolayı en ufak bir pişmanlık duymuyorum. Bende vicdan yok ve bundan da zerre rahatsız değilim. İnsanlığa inanmadığım gibi ne Tanrı'ya ne de Şeytan'a inanıyorum. Kendim de dahil olmak üzere bu bxktan insan ırkından tüm kalbimle nefret ediyorum.
Aksın kanım kefenime renk olsun! Al kefenim bayrağıma denk olsun! 𐱅𐰇𐰼𐰚🇹🇷🇦🇿🇰🇿🇺🇿🇹🇲🇰🇬🇭🇺
Hasta olan sevdikleriniz için dua etmeyi öğrenin. Zihninizi sessizleştirdiğinizde, tek bir evrensel öznel zihinle işleyen şifa bulmayla, canlanmayla ve kusursuzlukla ilgili düşünceleriniz, sevdiğiniz kişi tarafından hissedilecek ve onun zihninde dirilecektir.
Sayfa 64 - Diyojen YayıncılıkKitabı okuyor
12,9bin öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.