Jules Verne, Karpatlar Şatosu’nda bilim ve doğaüstü arasındaki ince çizgiyi ustaca işler. Hikâyede yer alan teknolojik cihazlar ve illüzyonlar, okuyucuyu hem şaşırtır hem de bilimsel merak uyandırır. Verne, roman boyunca bilinmeyenin korkusunu ve bilimsel keşiflerin gücünü öne çıkarır. Bu açıdan bakıldığında, Karpatlar Şatosu, Verne’in karakteristik bilim-kurgu unsurlarını, gotik romanın karanlık atmosferiyle birleştiren özgün bir eserdir.Roman, o dönemin teknolojik yeniliklerine ve Verne’in bilimsel hayal gücüne bir övgü niteliğindedir. Şatodaki esrarengiz olayların aslında gelişmiş bir teknolojiyle açıklanabilir olması, Verne’in teknolojiye olan inancını ve bilimsel ilerlemenin insanın doğa üzerindeki gücünü artıracağına dair görüşünü yansıtır.
"Her insanın içinde bir parça korku vardır. Bu korku, çoğu zaman bilinmeyenin karanlığında büyür." Bu alıntı, romanın temel temalarından biri olan korkunun doğasını ve insanların bilinmeyene karşı duyduğu ürpertiyi açıklar. Verne, insanların doğaüstü olaylara karşı duyduğu korkuyu bilimle karşı karşıya getirir ve bu iki unsur arasındaki dengeyi roman boyunca ustalıkla kurar.