Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gençay

Gençay bir yorumu yanıtladı.
Sağlam akıllı kimseler ise, Müslümanların halifesi Hz. Ali'nin (Allah ondan razı olsun) şu sözüne uyarlar: "Bir sözün hak olup olmadığını, söyleyen kişiye göre değerlendirmekten sakın! Sen önce hakkın ne olduğunu tanı, sonra hakka uyanların kimler olduğunu zaten ayırt edersin!"
Bu yorum görüntülenemiyor
Reklam
Gençay bir yorumu yanıtladı.
Allah'ın Günahkar Kulunu Cehennemine Atmamak için Yarattığı Sebepler
Allah kulunu cehenneme atmamak için dördü dünyada, üçü kabirde, üçü kıyamette olmak üzere on sebep yaratmıştır. 1) Tevbe etmek. Tevbe eden ve affedilen günahtan kurtulur. 2) İstiğfar etmek. (Tevbe ile arasındaki fark şöyledir: Tevbe etmek illa dil ile söylemek demek değildir, fiili terk edip pişmanlık duymak tevbedir. Ancak İstiğfar bunu ayrıca dile getirmektir). 3) İyilik ve salih amel işlemek. Yapılan iyilik günahın silinmesine vesiledir. 4) Hastalık ve musibetler. (Nitekim ayağımıza batan diken bile günahlarımıza kefaret sayılır) 5) Kabir azabı. Cehenneme girmeden kabirde sıkıntı çeken kişinin ahiretteki yükü azalır veyahut tamamen kaybolur. 6) Mümin kardeşlerden gelen dualar. 7) Yapılan amellerin ölen kişilere hediye edilmesi. 8) Kıyamette, mahşerde çekilen eziyet ve sıkıntılar. 9) Peygamberimizin, diğer peygamberlerin, şehitlerin ve Allah'ın şefaatine izin verdiği kimselerin şefaat etmesi. 10) Rahim olan Allah'ın bizatihi kendi rahmetini göstermesi. Bu Allah'ın sıfatlarından birisidir ki en büyük af da Allah'ın kendi merhametiyle olacaktır. Dolayısıyla bizlere sıkıntı veren, azap olarak gördüğümüz şeyleri dahi yüce Allah bir rahmet vesilesi kılmıştır. Artık cenneti değil Cehennemi hak etmek için biraz gayret gerekiyor desek yeridir herhalde. :)
Bu yorum görüntülenemiyor
İstanbul'u Fatih'in gözünden görmek!
Hiç düşündünüz mü İstanbul'un anlamını? Görmek ister miydiniz Fatih'in gözünden İstanbul'u? Asya'dan bakarken gözlerinin içi nasıl parlıyor, ne düşünüyordu? Sevgiliye bakar gibi, gerçek aşkı görür gibi, Ab-ı hayat suyunu görmüşcesine, şehadete susamış bir mehmet gibi. İstediği bir kuru toprak parçası mıydı sadece? Fatih'in gözünden bakmak gerek. Hangimiz, hangi dava için bu bakışı attık? Sultanlar sultanı, Sultan-ı Enbiya'nın bir sözüne mazhar olabilmek için yürüdü. Toplar döktürdü, gemileri karadan yürüttü. Fatih, Fatih oldu. O artık yaşadığı dönemde, dünya üzerindeki en kudretli insan oldu. O kudretini, tevâzu dolu bir kölelik ilan etti. O artık İstanbul'u değil manayı keşfetti. O manaya olan sevgisini şu sözlerle itiraf etti: Seni görmediğim vahalar bedevilerin olsun. Ben senin çölünü isterim, suyu istemem. Ben gönüllü bir köleyim, kulağımda küpem. Kalbini fethedecekse geçerim bin Sina'yı birden. Ben Sultan Fatihim, önündeyim İstanbul'un. Yakarım bu şehri bir tebessümün için. Yoksa gül yüzünü güldürmeyen sultanlığı istemem, İstanbul'u istemem. Ben senin ümmetinim, sensin benim efendim. Senden gayrı efendi istemem. sevgili istemem.