Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Muhammed Beheşti

Muhammed Beheşti
@Muhammed__Behesti
•Eğitimci | Edebiyat/Sosyoloji/Tarih "Ona cennete gir!" dendi, o 'Keşke kavmim bilseydi!' dedi." (Yasin, 26) | |Instagram @ muhammed__behesti •𝑻𝒂𝒓𝒊𝒉
Duygularımdaki ıstırabın karıştığı bir zamanı yaşamak acının varlığıyla bütünleşmekle eş değerdir aslında. Sen yoksun ama yokluğunun varlığıyla geçiyor zaman acımasızca. Geçmeyen tek şey acılarımız. Acılarımızı unutmak istememden dolayı mı zamana "acımasız" diyorum yoksa kendi acılarımın günahını zamandan çıkarmaya mı çalışıyorum bilmiyorum ..
Reklam
ŞEHİT Avuçlarımda taşıyacağım ruhumu Ve ölümün vadilerine savuracağım onu Ya dostu sevindiren hayat olacak o Ya düşmanı kızdıran ölüm. Hem onurlu bir insan iki şey için yaşarı Ölmek ya da rüyalarını gerçekleştirmek. Hayat nedir ki yaşanmazsa. Korkuysa sahip olduklarım yasaksa diğerleri için Ben konuşunca bütün dünya dinler Ve sesim yankılanır insanlar arasında. Ölümümü görüyorum, ama yine de ona koşuyorum Erkeklerin ölümüdür bu Ve kim onurlu bir ölüm dilerse İşte bu odur Nasıl sabrederim bu kinle, İçimdeki bu acıyla? Hayat benim için bir anlam taşımazken. Ya da aşağılama? Ben aşağılarken! Yüreğimi fırlatacağım düşmanlarımın yüzlerine, Benim yüreğim demirdir, ateştir! Kılıcımla koruyacağım vatanımı, İşte o zaman bir erkek olduğumu bilecek halkım.
ELBET DÖNECEĞİZ Ah Filistin, nasıl uyurum İşkence bağı gözlerimdeyken Senin adınla temizliyorum dünyayı Eğer senin aşkın beni yorgun düşürmediyse Korumuşumdur duygularımı bir sır gibi. Günlerin kervanı gelip anlatır Düşmanların komplosunu ve dostları, Ah Filistin, nasıl yaşayabilirim Ovalarından, dağlarından uzak. Kana bulanmış, dağların yamaçları Çağırıyor beni Ve ufuk hep kan Ağlayan kıyılar çağırıyor beni Ve hep hüzünlü yankılar, zamanın kulaklarında Firari akınlar çağırıyor beni Öz yurtlarında birer yabancı oluyorlar Öksüz kentlerin çağırıyor beni Köylerin, kubbelerin.. Dostum soruyor bana: "Buluşacak mıyız yine?" "Geri dönecek miyiz?" Evet! Döneceğiz ve serin toprağı öpeceğiz Dudaklarımızda o kızıl arzu ile Yarın döneceğiz Ve duyacaklar Ayak seslerimizi Fırtınalarla döneceğiz Şimşeklerle, meteorlarla Umut ve şarkılarla Uçan kartalla Çöle gülümseyen şafakla döneceğiz Dalgalara doğan sabahla Kanayan bayrakla, Döneceğiz parlayan kılıç ve mızrakla.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Ortadoğu denilen Islam Coğrafyası... Bir çiçek bahçesi. Enva-i çeşit çiçekler... Gül, reyhan, menekşe, lâle, yasemin, zambak, nilüfer, nevruz çiçeği... Kokuları birbirine karışıyor. Renkleri, desenleri, nakışları farklı farklı. Ayrık otları ve dikenler de var elbet. "Meşîet-i İlahiye" yani Yüce irade böyle takdir etmiş. Çeşitliliği seviyor Rabbimiz. Bu bahçenin kapısına büyük bir levha asmak gerekiyor: Ateşle Yaklaşma! Bu bahçenin gıdası, havası, suyu ateş olamaz; yakar, yok eder çünkü. Bahçenin "âb-ı hayatı"; adalet, sulh, selamet ve rahmettir. "Merhamet Medeniyeti"...
Reklam
İnsanoğlunun Kalbinde Samimi Olmak Ve Birbirlerini Sevmek İçin duyulan Arzu Yatar. Evlilik Bu Yakınlık Ve Sevgiye Duyulan gereksinimi Karşılamak İçin Tasarlanmıştır.
Sevgi hataların kaydını tutmaz. Sevgi geçmiş başarısızlıkları ortaya getirmez. Hiçbirimiz mükemmel değiliz.
Bu yol, hayat yoludur. Açık kapılar Allah Teâlâ tarafının tehlikeli görülmüş amellerdir. Kapıları kapatan perdeler Allah'ın koyduğu sınırlardır. Birinci bekçi Allah'ın kelâmıdır. İkinci bekçi ise, her insanın kalbindeki Allah korkusudur."
Bir ahtapot gibi dünyanın her tarafina kollarını uzatan, ümit edilmedik her yerde kendisini derhal gösteren yahudi, "Dünya Hakimiyeti İdeali"ni gerçekleştirebilmek için sinsi ve gizli çalışmalarını, uydurma anayasalarla, saçma nizâmnâmelerle meşru göstermeye çalışmış karanlık cemiyetler, localar kurmuştur.