Nazım Hikmet kitabını şu söz ile bitiriyordu,.
"O ilk gördüğün, tanıdığın, güvendiğin, sevdiğin insan değildi artık. Seven yanılmış, sevilen yabancılaşmış."
Çok güzel bir söz değil mi ?
"Eskiler eskiden güzeldi."
İçinde saygı var, edep var, haya var..
En güzeli ise saf ve temiz insanlar var, yaşanmışlıklar la dolu çok güzel günler var.
Paslı bir trene binip anneme gitsek. Bir çay koysa içsek. Sonra babam girse içeri aniden.
- "Geç oldu uyuyun artık" dese.
Ve biz uyusak çok uyusak bu bedbaht günlerden kurtulsak..
Arza hacet yok, halim sana ayandır. Dile gerek yok, sessizliğim sana beyandır. Söze lüzum yok, susuşum sana kelamdır. Kelama ihtiyaç yok, aşk sana figandır.
-Şems-i Tebrizi
Bir kadını iliklerine kadar hissetirecek kadar seveceksin, yada hissettirmediğin duygularının doğruluğuna emin olmadan sevdiğini söylemeyecek sin...!
Ya dünyanın merkezinde en güzel yere koyup burdasın diyeceksin. Ya da onun dünyasını kirletmeyeceksin...!
Muhammet ENES NAS
Oysa bir insanın tek başına bu kadar "çok sebep" olması mümkün değildi. "Utanç Duvarları" gibi yükselen tek yanlı sese verilen bir cevabı özleyenlere ve "Utanç Duvarları"nın acımasız mimarlarınadır sözümüz...
Sadece ve sadece dile getirilmemiş gerçeklerin hikayesini okumak hakkı, bu hakkı isteyen herkesindir...