Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

muzaffer gül

muzaffer gül
@Mzffr_gul
Diyarbakır
10 Mayıs
20 okur puanı
Ocak 2021 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
"TUTUNMAK"
O gece saatlerce düşündüm, içinde bulunduğum duruma karşı savunmasız hissettim. Hem etrafım hemde kafamın içi o kadar kalabalıktı ki ne diyeceğimi, nereye doğru gideceğimi şaşırdım. Ne olmuştu, başıma ne gelmişti bilmeden direnmeye çabalıyordum. Anlattılar; uzun süre anlamaya çalıştım inanılmaz ağrılar, acılar içerisinde ben fazlasıyla mutlu, umutluydum. Her zaman böyle olmaz mı normal bir günde kaldıramayacağını düşündüğün şeyler başına geldiğinde nasıl da ayakta tutuyor, güçlü kılıyor seni... "Başa dönmek" diye bir tabir vardır ya hani ben koşar adımlarda ilerlemeye çalıştıkça birçok defa başa döndüm. Birçok defa "Bu sefer olucak" dediğim şeyler de olmadı hiçbir zaman pes etmedim her defasında yaslanacak bir dayanağım oldu buna rağmen o kadar emek, çaba, cefa hepsi bir hiç olarak kaldı elimde. Düşünüyorum da nasıl bu kadar soğuk kanlı davranabildim, nasıl bu kadar kendimi avutacak şeyler bulabildim bilemiyorum eskisiye nazaran iyiyim de eskisi kadar umutlu muyum sanmıyorum. 𝐦.𝐠
Reklam
Bakma öyle dimdik durduğuma bir dokunuşla yıkılırım, bakma öyle güldüğüme bir sözünle ağlarım, bakma öyle bana göründüğüm gibi değilim yıkık dökük haldeyim bir ben bilirim beni içimde kopan fırtınaları, bir ben bilirim gülüşümün altındaki acıları kimseye yansıtmamaya çalışmayı, güçlü durmaya çabaladığımı... Bir şarkı sözü sarıyor en başa zaman dışında hiçbirşey geçmiyor alışıyorsun bakınca sızlıyor, hatırlayınca sızlıyor, düşündükçe sızlıyor.
Bir akşam vakti' Yalnızlığın ezgisi içinde, bırakmışım her şeyi ve bir çok şeyin de peşinden gitmiyorum artık... Bir akşam vakti oturdum. Gökyüzü öyle kızıla bürünmüştü ki anlatamadığım çok şeyi söylüyor gibiydi. Usulca yanaklarımdan süzüldü yaşlar.. Kimselere dönüpte söyleyemedim. Bazen belirsizlik içinde yok olduğumu düşünüyorum ama ruhumun acısından öteye geçemiyorum. Yok olmak böyle bir şeymiş.. Bunu öğrendim, Karmaşık bir hayat içinde, hep birilerini inandırmaya çalıştım. Her ne yaptıysam, geri döndü bana. Ne tam inanabildim ne de uzak kaldım bundan. Sakladım yüreğimi, o büyük heyecanı yıktılar, yine de sesimi etmedim. Kendimden başka herkese koştum, herkesi teselli ettim biri dönüp de içimin acısını sormadı bana. Sen nasılsın? Dayanabiliyor musun bunlara ? Demedi, benim ise önceliğim her zaman onlardı... Herşeye yetişmeye çalışmanın yorgunluğu var üstümde sanki hayatım sürekli birşeyleri halletmek, birilerine yetişmek, herkesin yanında olmaktan ibaretmiş gibi çoğu günümü o şekilde akşam ediyorum. Sabah uyandığımda aslında beklenecek olanın, uzun bir hayat olmadığını biliyorum. Kestirip de atamıyorsun. Kabullenmek buymuş ve bunu öğreniyorsun. İki yol ayrımı ile başlayan, çıkmaz yol. Kendime acıyorum. Bir zamanlar var olmaya inanırdım. Şimdi düşünemiyorum bile... kendi karmaşık düşüncelerimin içinde kavrulan bir bedeni görüyorum sadece...

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Mumu, bağrına bastığı ip eritir. Beni, bağrıma bastığım merhametim...
Bu asla olmaz dediğim her şey oldu, bunu asla yapmaz dediklerim herşeyi yaptı. gitmez dediklerim gitti, bu beni üzmez dediğim birçok şey beni perişan etti, Biraz yürüsem geçer dediğim şeyler yolda defalarca beni ağlattı. Bazı şeyler hiç geçmiyor. Bazı acılar, Bazı yaralar,Bazı yaşanmışlıklar. İçinde kalıyor, bir yerlerde duruyor. Yer, zaman, mekan ayırt etmeden hep seninle ve canını yakıyor. Günler, aylar, yıllar, çoğu şey geçiyor da geçmesi gereken "geçmiş" bir türlü geçmiyor ve düğümleniyor boğazına nefes aldırmıyor. Alışıyorsun da aniden karşına çıkan bi görüntü, kitapta okuduğun bir cümle veya duyduğun bi parça müzik döndürüyor yine en başa Çok şey değişti bu süreçte hala değişmeyen tek şey ağrılarım, sırt üstü uzanınca nefes kesen ağrılarım, gece uyutmayan ağrılarım, ağrı kesicilerin bile fayda etmediği benim fazlasıyla alıştığım ağrılarım. Ne kadar olumsuzluk içinde olsam dahi hiçbirzaman yıkılmadım her zaman umutluydum halada öyleyim belki çok zaman alır ama inanıyorum geçicek, herşey geçiyor buda geçicek.
Reklam
Bütün bahçemi talan ettiler Ben bir tek çiçeği kurtardım Beni de o çiçek talan etti O çiçek "merhamet" idi
Biliyor musun, bir gün, bir dostum bana: 'Bir ölüye göre fazla nefes alıyorsun.' demişti. Başta yadırgamış, ama sonradan ona hak vermiştim. Yaşamaya büyük bir yeteneğim olduğunu düşünüyorum. Yani nasıl yaşanması gerektiğini çok iyi biliyorum. İyi hayat nasıl geçirilir,çok iyi biliyorum. Ama ilgimi çekmiyor. Yani yaşamaya büyük bir yeteneğim var ama ilgimi çekmiyor. Duramayacak kadar yorgun, ama ölemeyecek kadar hayattayım. Neden. böyleyim? Ve neye dönüşeceğim? Sürekli, kendime bundan sonra ne yapacağımı soruyorum. Hep aynı soruyu. Yüz kez. Bin kez. Kendimi defalarca buluyor, defalarca kaybediyorum. Aynaya bakıp kendimi tanıyamamak, kendi anılarımı sanki başkası yaşamış gibi anlatmak, hiçbir şeyde kayda değer bir varoluş nedeni bulamamak o kadar korkunç ki. Ve bir şey fark ettim. Hiç kimseye hiçbir şeyi tam olarak anlatamayacağımı keşfettim. Çünkü benim için ölüm kalım meselesi olan, digerinin gözünde toz kadardı. Varlığıma nedensizlikten dolayı delirdim ben. Hiçbir varolma nedenini kendime yakıştıramadığımdan. Gerçekten de bu insanlarla aynı çağda yaşamıyordum. Sorarlarsa 'Ne iş yaptın budünyada?' diye, rahatça verebilirim yanıtını: Yalnız kaldım. Kalabildim. Altı milyar insanın arasına doğdum. Ve hiçbirine çarpmadan geçebildim aralarından. Önemli olan hep hangi açıdan baktığındır derler. Buna inanmıyorum. Asıl önemli olan, hangi mesafeden baktığın. Ben, her şeye mikroskopla bakıyorum ve hepsi korkunç görünüyor...
1.5 sene sonra yeni hatırladım Uyumak çok tatlı geliyordu meğer ben ölüyormuşum da farkında değilmişim... Uyutmadılar yaşıyorum.
Şeker Portakalı kitabını bir saaten fazladır okuyup 5 dakika geçmiş gibi hissedişim, kitabın sonlarına yaklaşmanın verdiği hüzün.
"Ölürüz diye mi üzülüyoruz? ne ettik, ne gördük şu fani dünyada kötülükten gayrı?" "Ölünce kirlerimizden temizlenir, ölünce biz de iyi adam oluruz; şöhretmiş, kadınmış, para hırsıymış, hepsini unuturuz." Nede güzel söylemiş #orhanveli