Bu yollar öyle kolay aşılamayacak biliyorum. Öyle anlar olacak ki bir hiçliğin ortasında bulacağım kendimi. Bazen etrafımda sadece yenilgilerim, pişmanlıklarım, korkularım olacak. Olsun, ben onlardan kaçmayı değil, onlarla yürümeyi öğreneceğim çünkü asıl güçlü insanlar duygularını yaşamayı hak ettiklerini bilir ve bundan asla korkmazlar.
Sürekli eksik yönlerimi yüzüme vuran , ne yapsam daha fazlasını isteyen, yaptığım her şeyi görmezden gelen , duygularımı ve düşüncelerimi umursamayan , bu dünyada benimde bir insan olduğumu ve hayatın yeterince zorladığını kabullenemeyen ,
Bütün zorlukları kendisinin çektiğini söyleyerek beni hor gören, manipülasyonları ile kandırma çabasına giren, ne söylersem dinlemeyen aynı zamanda anlamamak için elinden geleni yapan , yanımda durmayan ama bana karşı durma konusunda çekinmeyen, korumaya çalışıyorum diyerek en çok zararı veren insanlar .... Dilerim ki bir gün hayatınıza kendiniz gibi biri girer ve umarım ki başkalarına verdiğiniz değer kadar karşılığını alırsınız.
Şöyle sessizce terk edesim var buraları. Kimsenin ruhu duymadan. Parmak uçlarıma basarak usulca uzaklaşasım. Sonra kimsenin beni tanımadığı bir yer bulurum kendime , küçük bir sahil kasabası. Bir de köpek sahiplenirim. Yaşar ve ölürüm. Ne insanları üzümüş ne de insanlar tarafından üzülmüş olmadan...
Kim bilir her sabah hangi farklı hayatlara uyanıyoruz diye düşünmeden edemiyor insan. Gökyüzüne baktığımızda ne gibi farklılıklar görüyoruz. Hangi farklı insanlarla istemli ya da istemsiz iletişime giriyoruz. Kiminin bıkkınlık var yüzünde, kimi bı o kadar durgun ama kimsenin yüzünde gülümseme yok. Bir şeyler zorla olmuş gibi. En son ne zaman gerçek bir gülümseme ile karşılaştık ? Tam olarak ne zaman mutlu olduğumuz işi yapmaktan vazgeçtik....
Herkes yaşantısında kaybolmaya başladı, sistemin yönelgelerini takip edip ezber hayatlar için vazgeçilmez şeyleri kaldırdılar rafa. Ne zaman biri sisteme karşı gelecek ?ya da ne zaman insanlar biraz olsun cesaretle kendi hayatlarını yönetmek için çabalayacak? Herkes boyun eymeli mi buna? herkes sonu belirli diye yaşamaktan mı kaçmalı? Belirsizlik mı gerçekten korkumuz? ya öyle ise sisteme uyarak kaybettiğimiz canlı bir hayattan, beslenmiş bir ruhtan , hayatı yaşamaya değer bulan bir insandan daha büyük ne kaybedilebilir ki ? Sonu iyi olabilir . Sonu kötü de olabilir ama sonu yazan ve yaşayan siz olursunuz. Bu ezbere sistemin sahipleri değil. Onlar için bir kuklayı oynamyı bir kenara bırakmak bizden çok onlara zarar verecekken küçük insanların korkusunu yaşıyoruz. Yazılmış bir hikâye var . Kandırılmış bir toplum ve oynanan büyük bir oyun var ve biz senaristi tanımadan korkuyoruz .
O diğerleri için her zaman demir bir zincirin kırık halkasıydı,
Okunmamış bir kitabın yırtık sayfası
....
O solmayı bilmeyen bir çiçek,
zaten hiç açmamıştı.
Hiçbir şey zekaya tutkulu bir kuşku kadar
bileyemez. Hiçbir şey olgunlaşmamış bir zihnin bütün olanaklarını karanlıkta kaybolan bir iz kadar harekete geçiremez.