Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Narin

Narin
@Narinkrmn
enkâzını kimseye açıklamana lüzûm yok; Allâh her şeye şahittir
Geçmişte hasar alan duygunun gelecekte aynı duygu ile eşleşmesi diye bir zorunluluk yoktur. Yani sevgi görmemiş bir kişi sevgi göstermeyecek anlamına gelmez.
Reklam
Aktarım yoluyla seçtiğimiz eşlerimizi, çocukluğumuzun yaralarını sarmak zorunda olan kişiler olarak görür ve onlardan bunu bekleriz. O halde kendimize şunu sormalıyız ruhum onda bu beklentiye girmeme sebep olan ne gördü? Belki de o kişi geçmişimizin karanlığını örtecek en iyi örtüydü. Yarım kalmışlıkların örtüsü. Peki kendine ait bir kişiliği ve hayatı olan birinden başkasının eksik bıraktıklarını tamamlamasını beklemek gerçekçi mi?
Gökyüzünde hepimizin yarasına yetecek kadar yıldız var.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Geçmiş, şimdinin kabuğudur. Ânı yaşamak için kabuğundan kurtulman gerekir. Bu, canını çok yakacak olsa da.
İnsan bir şeyi hep gözünün önünde durduğu için fark edemez.
Reklam
Bir kez kendini bulmuş olan kişinin bu yeryüzünde yitirecek bir şeyi yoktur artık. Ve bir kez kendi içindeki insanı anlamış olan bütün insanları anlar.
Hayvanlar hastalık kapar ama sadece insanlar bütün varlığıyla hastalığın pençesine düşer.
Gülen bir yüz seni yanıltabilir, yanılmamak için insanların gözlerinin ta içine bakmayı öğrenmelisin, ta içine. Cevabı her zaman orada bulacaksın
Herkes kendi dünyasının merkezindedir ve merkezinde olduğu bu dünyayı kendi yaratır.
Reklam
Şu bir gerçektir ki şeytan iman hırsızıdır. O boş evlere değil, bir şeyler çalacağını ümit ettiği zengin hanelere girer.
Sayfa 297Kitabı okudu
Allah, Âdem'i yeryüzünün her tarafından aldığı bir avuç topraktan yarattı. İşte bu sebeple de Adem'in çocukları da yeryüzünün renkleri gibi kızıl beyaz siyah ve bunların karışımı olan renklerden yaratıldı. Kimi yumuşak kimi sert tabiatlı, kimi kötü kimi güzel huylu oldu. Hadis-i Şerif, Tirmizi
Sayfa 235Kitabı okudu
"Yedi kat gök ve yedi kat yer terazinin bir gözüne konsa, 'lâilâhe illallah' kelime-i tevhidi de diğer gözüne konsaydı, kelime-i tevhid hepsinden ağır gelirdi. "
Sayfa 195Kitabı okudu
Ve anlıyordum ki, her an ellerinde "dertleşme" tuzağı ile o kapıdan bu kapıya koşan insanlar, aslında çok yalnız oldukları ve acılarına şahit olacak birileri olmadığı için acı çekiyorlardı.
Oysa önce kendini düşünmen bencillik değil insan tabiatının olmazsa olmazıdır .Önce kendine yardım edemezsen, sağlam bir kıyı bulamazsan kendine, boğulmakta olan bir başkasına nasıl el uzatabilirsin ki. Bencil insanlar yalnızca kendilerini düşünür, önce ya da sonra değil, yalnızca kendilerini düşünür bunu unutma.
Reklam
Derin acıların sebep olduğu yaranın devasını bulmak o kadar da kolay değildir. Iyileştirmek için ihtimamla ve ne yaptığını bilerek dokunmak gerekir yaraya.
Kalpleri birbirine yakın olan insanlar bağırmaya ihtiyaç duymazlar Tanya, hatta çoğu zaman konuşmaya bile..
Insanlar, birbirlerinin kalplerinden geçenleri hissederek anlaşırlar. Yalnız, biraz emek isteyen bir şeydir bu.
Başına gelen her şey ve senin onları nasıl karşıladığın, tekâmülün için bir fırsattır. Ve başına ne gelirse gelsin, herhangi bir şarta bağlı olmadan karşılık beklemeksizin vermek, acıyla baş edebilmenin ilk adımıdır.
Gereksiz nezaket aptallar ve politikacılara göredir, birbirleri ile kadim zamanlardan tanışan ruhlar arasında hiçbir zaman merasime gerek kalmaz.
Mesela faiz ayetleri red ve inkar edilmiyor; ama, ayetlerin tarihselci bir perspektifle yorumlanması sonucu, sözümona 'iniş bağlamı ve hikmeti'nden hareketle, faiz ayetleri ile güdülen amacın tahakkuku için bugün tam aksine faizin caiz olduğu söyleniyor! aynı şekilde, mesela tesettür ayetleri inkar edilmiyor; ama, nüzulleri coğrafi ve tarihsel bir temelde yorumlanarak, bu ayetlerin bugün için de tesettürü gerekli kılmadığı söyleniyor.
Reklam
Hayatımızda 'henüz inmemiş ayetler' kalmamalı; Kur'an'ın bütün ayetlerinin manalarından aklımız da, kalbimiz de haberdar kılınmalı ki; bu müjde gereğince gerçekleşsin ve Kur'an hepimiz için her hal ve şartta bir şifa ve rahmet olabilsin.
Kur'an eczanesinden yaralı akıllar, kalbler ve ruhlar için şifa devşirebilmenin yolu, Kur'an'a dair belli bir derinleşmeyi gerektirir. Sureler ve ayetler hakkında belli bir dikkat ve tefekkür gerçekleşmeli, surelerin ve ayetlerin içerdiği manalar hakkında en azından ana hatlarıyla bir haberdarlık sözkonusu olmalıdır ki, hangi durumda hangi surenin kapısını çalacağımızı ve hangi ayetinden şifa arayacağımızı aklımız bilebilsin.
Ashab-ı Kehf'i oluşturan yedi mübarek gencin ismi, uyuyamayan çocuğun üzerine teberrüken okunursa biiznillah derhal tesiri görülür; ışıl ışıl gözler, mışıl mışıl kapanırmış.
Sayfa 122Kitabı okudu
Kitabın yüzüne baktıkça gönlüm eğlenir, emdiğim şeker kamışının sütü gibidir. Sakın kitabımı benden isteme. Çünkü bu, elimden sevgilimi almak gibidir. :))
Gariptir ki insanlar her şeye para verirler de sıra kitaba geldi mi elleri bir türlü ceplerine girmez.
Bakınız Cenab-ı Hak herkese iki kulak, bir ağız vermiştir. Bunun mânâsı iki dinle, bir konuş demektir. Ayrıca insan olur olmaz yerde konuşmasın diye dilini, ağzının içine bir nevi hapsetmiştir.
Reklam
Herkesin konuştuğu bir devirde dinlemek başlı başına bir meziyettir.