Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Antidistopik

"Hakikat erinin bu dünya hayatı, aslında, sürekli bir kurban töreni ve ayinidir. Kim bu çizgiden çıkarsa, imanına şeytanın musallat olmasından korksun."
Sayfa 72 - 49. baskıKitabı okudu
Reklam
"Sen bir çölde ilerliyorsun. Devrilen bir çöl müsün? Ay mısın ilerleyen bulutlar arasında? Gökler deviren ay mısın? Çöller içinde Kenter kuracaksın. Çölleri kentlere çevireceksin. Çünkü: sen ibrahim'sin."
Sayfa 67 - 49. baskıKitabı okudu
kul
İnsanları sınıfsız kitle yaparak Tanrı kulu olmak dışındaki ayrımları önemsizleştiren, ikinci plana atan bir psikolojinin sancağını diktin.
Sayfa 67 - 49. baskıKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Muvahhid
"Ve Hazreti İbrahim gördü ki, Ateş Tanrı bilindi. Su, Tanrı bilindi, Gök, Tanrı bilindi, yıldızlar, ay ve güneş tanrı bilindi. Hükümdar, rahip, Buda tanrı bilindi. Ve Tanrı Tanrı bilinmedi. İnsanın bu düşüşü O'nun yüreğini yaktı, onu ateşlere attı. Allah'a perde olan bütün maskeleri yakmaya yemin etti."
Sayfa 63 - 49. baskıKitabı okudu
Hanîf
"Antik çağa kılıcını sallayan, o kılıçla antik çağ putunun karnını deşen ve böylece insanlığa Allah'tan başka bir buyurucunun kalmadığı, yeni, özgürlük çağını açan, tanrı-hükümdarlık kavramını yıkan, Allah'la insan arasına gerilen sahtelik, ikiyüzlülük ve aracılık putatapıcılık perdelerini yakan Hazreti İbrahim."
Sayfa 60 - 49. baskıKitabı okudu
Reklam
Nadir Bey, aşk budur, değil mi?
Bu bir his ki, metin ve sabit, hiç değişmiyor, gün geçtikçe daha kazanıyor, bu his ki, onunla ben, bütün hayatı ve kitapları daha iyi anlıyorum ve kendimi romanlardaki kahramanların çoğuna benzetiyorum, ne dersin?
Sayfa 174Kitabı okudu
"Hele gözlerini unutamıyorum, yollarda birçok kadınları ona benzedikleri için beğeniyorum. Ona benzeyen­ler , fazilete, güzelliğe, bizzat kadınlığın kendisine yak­­laşmış oluyorlar..."
Sayfa 174Kitabı okudu
Aşk budur değil mi?
- Nadir Bey, ne yapacağız canım? Bu kız içimde yerleş­meye başladı. Sesini hâlâ kulağımda hissediyorum, val­­lahi, en hafif ihtizazlarına kadar bu ses beni bırak­mı­yor... Hele gözlerini unutamıyorum, yollarda birçok kadınları ona benzedikleri için beğeniyorum. Ona benzeyen­ler , fazilete, güzelliğe, bizzat kadınlığın kendisine yak­­laşmış oluyorlar... Bu bir his ki, metin ve sabit, hiç değişmiyor, gün geçtikçe daha kazanıyor, bu his ki, onunla ben, bütün hayatı ve kitapları daha iyi anlıyorum ve kendimi romanlardaki kahramanların çoğuna benzetiyorum, ne dersin? Nadir Bey, aşk budur, değil mi?
Sayfa 174 - FahriKitabı okudu
Mebrure başını kaldırınca Fahri’nin yanık ve isli bakışlarını gördü, kısa bir tahayyül ânı geçirdiğini anladı ve beğenildikleri zaman kadınların hissettikleri gizli titremeyi duydu. Bu sükûtun fazla manâlaşmasına razı olmayarak bir söz açtı: - Fahri Bey, Manisa’da dağlara çıkar mıydınız? - Bir defa çıktım, bir gurup seyrettim Mebrure Hanım, size bahsetmiştim. Asya’nın güzel batılarından biriydi Mebrure Hanım...
Sayfa 103 - Mebrure-FahriKitabı okudu
Manisa
"Çepeçevre dağlar arasında Manisa, ak­şamları morararak susar; ince rüzgârlarla dağılan seyrek ezan seslerinden sonra belde, sonsuz bir sükûta dalar, karanlık basınca, yamaçtaki evlerde cılız petrol lambalarının titrek ışıkları görülür. Bu güzel bir şeydir Mebrure Hanım, Manisa ’nın kimsesizliğine, sahipsizliğine, temiz kalpli insanlarına en yaraşan şey bu pürüzsüz ve devamlı sükûttur, bu karanlıkları sevmiş ve kabul etmiş evlerin loşluğudur Mebrure Hanım."
Sayfa 103 - FahriKitabı okudu
Reklam
Bu çıldırtıcı bir şey be Nadir Bey...
Fahri, karyolasından sıçradı: - Ah, Nadir Bey, Nadir Bey, şimdi beni coşturacaksınız, kendimi tutamıyorum. Bu ne tereddidir ya Nadir Bey, bu ne çirkef dolu bir kuyunun dibine inmektir? Bu ne baş döndürücü, göz alıcı sukuttur ki, böyle... her gün içimizi paraladığı halde, bizi yine karşılıklı bir mücadeleye hazırlamakta? Ne yapmalı ya Nadir Bey, dostum, bu pek müthiş hal, Yarabbi. Tepemizin ucunda bir neslin ahlâkî çöküntüsünü görüyoruz, sesimizi çıkaramıyoruz, elimizden bir şey gelmiyor, Allah Allah...
Sayfa 102 - Ötüken neşriyat-epupKitabı okudu
"Sen peygamberleri birbirinden ayır sanma. Aynı dersi okuttular hepsi de insanlığa."
Sayfa 59 - 49. baskıKitabı okudu
"İnsan nefsi çarmıha gerildikten sonra ruhun İsa'sı doğar."
Sayfa 59 - 49. baskıKitabı okudu
"Tabiîdir ki, asıl güzel açlık, değerli açlık, hakikate açlık; asıl susuzluk, gerçek susuzluk, öteye susayıştır. Ab-ı hayat peşinde olmaktır asıl susayış. İnsanın kendi sırrına, varoluşunun sırrına erişi, bir an bile Yaratıcı'sından uzak kalamama susuzluğu açlığıdır, gerçek açlık ve susuzluk."
Sayfa 58 - 49. baskıKitabı okudu
Bir kış vardır; bu kışı aşan, görülmedik bir baharın altın renkli çiçeklerini, güneş parlaklığındaki çiçeklerini toplayacaktır. işte hazreti İbrahim o kışı aşan ve çiçekleri derleyen gök görevlisi."
Sayfa 56 - 49. baskıKitabı okudu
270 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.