Suçluluk duygusu mantığın yenemediği bir şeydi. En küçük şüphe tohumundan doğup zihnindeki çatlakların arasına doluyor, tüm karanlığıyla damarlarına süzüldüğünü hissettiğinde ise kendini o kadar derine kazımış oluyordu ki; bir parçanı feda etmeden onu çıkarıp atamıyordun.