"Mutlu olmak dediğin nedir?Ben mutsuz olmamakla yetindim."
....................................................
"Mutluluk arıyorsan, mutsuzluğu da peşin peşin kabul edeceksin.Ben o kadar cesur olmadım."
Bazen söylediği tek kelimeyi önemseyip büyüttüğümüz birinin ölümü o kadar etkilemezdi bizi.Ne de olsa söylediği sözde biz vardık ama ölümünde yoktuk."Vah vah" der geçerdik.
Aşkın olduğu yerde sevgiye, sevginin olduğu yerde de aşka yer yoktu.Aşķ, "benim ol" derdi, sevgi ise "mutlu ol".Aşktaki tapınma hali sevgiyle karıştırılıyordu belki de.Oysa bu tapınma, göz kamaştırmasının yol açtığı körlüğün bir sonucuydu.Bu körlük daima geçici olsa da, körlük sırasında ortaya çıkan nefret kalıcı olabiliyordu.Bir sene boyunca âşık olduğunuz birinden kırk yıl nefret edebiliyordunuz Yani, aşkın kalıcı hasarları vardı.
O kendisini ve yaşamını paylaşmaktan hoşlanmazdı.Aklına bile gelmezdi bunu yapmak.Duygularında açıklayamadığı öyle çok şey vardı ki, anlattıklarının hep eksik kalacağına inanırdı.Aynı sebepten dolayı başkaları hakkında anlatılanları dinlemeyi de sevmezdi.Hakkında konuştuğumuz insanlar hakkında ne biliyorduk ki?İçlerinde neyin eksik, neyin fazla olduğuna dair en ufak bir fikrimiz yokken hayatları üzerine nasıl ahkâm kesebiliyorduk?Zaten kimsenin yaşadıkları, üzerinde saatlerce konuşulacak kadar ilginç olamazdı.Ne de olsa, istisnasız her şey, daha önce başka insanlar tarafından milyonlarca kez yaşanmıştı.