Çocukluğum da yaşadığım bu hayal kırıklıkları doğrudan seninle, yani benim için her şeyin kriteri olan kişiyle ilgili olduğundan diğer hayal kırıklıkları gibi değildi, beni derinden etkiledi.
Sanıyorlar ki sende kalırsam, senle kalırsam ve sen de bende kalırsan geride kalan o sonsuz ihtimali kaybedeceğiz. Sanıyorlar ki sen benim ihtimallerimi, ben de ben de seninkileri bitireceğiz. Oysa ben senin ihtimaller arasındaki biricikliğini seviyorum. Gitme şansım varken sende kalmayı seviyorum. Sen de kalmanın derinliğini, sende durmanın ihtimallerini, sana bir şey olacak diye, korkmaları ,seni görmek için uyanmaları, senin kolunu tutmaları seviyorum.
Aynı anda hem yalnız kalmaktan, hem yalnız kalmamaktan korkan biri oldunuz mu hiç? Ben oldum. Ben hep böyleydim hatta. Ne kendimle kalabiliyordum ne de kendimi paylaşa biliyordum.
Oysa senin o acayip gözlerinde ben zaten kaybı görmekteyim. Sende delirip sende ölmekteyim. Yokluğun,yok olma ihtimalin yüzünden aksırıyorum, topalım,aksağım. Kalbim bu yüzden o çok sevdiğim, o çok sevdiğin , o acılı ama bir o kadar zevk veren aksak ritimle çırpınıyor göğüsümün içinde seni düşününce… kaybı a müptela,kaybına aşina, kaybına aşık olduğum için.
İyi ama,ben nereye aidim? Şimdi ne yapacağım? Bu dünyada sahip olduğum tek şey benim, Meryem; ben gittikten sonra hiç kimse kalmayacak. Hiçbir şeyin. Sen bir hiçsin! 🥹
Nesle uğruna yapılan hiçbir şeyde vicdana başvurulmaz,sevginin körlüğü işlenecek sucların vicdan azabına perde olur. Nesne egonun ideal yerini almıştır.