"Ben dinliyor, bana zeki dendiğini duyuyordum. Fakat sıradan bir insanın sahip olduğu niteliklerin, bir suçluya yöneltilen ezici suçlamalar haline nasıl gelebildiğini anlayamıyordum."
Oldukça fakir bir aile olan Kino ve çocuğunun annesi Juana, bebeklerinin akrep tarafından sokulması üzerine, fakirlere yardım etme tenezzülünde bulunmayan doktora giderler. Doktor paraları olmadığı için yardım etmeyince, Kino her zamanki gibi denize - bir umut - inci aramak için dalış yapar. Ve daha önce hiçbir kişinin karşılaşmadığı büyüklükte bir inci bulur. Tabii bu incinin varlığı fakir olan bu kasabada oldukça hızlı yayılır. İnci avcılarını da gereğinden fazla ilgilendiren bu mesele, inciden gelecek paranın hayatlarını kurtaracaklarını düşleyen Kino ve Juana'yı canlarını hiçe sayacak bir kaçış planına tabi tutacaktır.
Kitabı okurken yaşanılan çaresizliği, kaçışın getirdiği o korku ve adrenalini dibine kadar hissettim. Kitabın sonu tahmin ettiğim gibi bitmedi ve bu da kitaptan etkilenmemi sağladı. Hayatın acı tarafını okurlara nakşeden, yüz temel eser arasına giren bu kitabı mutlaka okumalısınız.
İnciJohn Steinbeck · Baran Yayıncılık · 200337,6bin okunma
Kitabın ana karakterlerinden biri olan Lord Henry'den ciddi anlamda nefret ettim. İyi kalpli Dorian'ı iyilik diye bir şeyin olmadığına, dünyadaki tek yüce algının güzellik olduğuna o kadar inandırdı ki bu inanış Dorian'ın başına türlü belalar açtı. Ayrıca kadınlara dair söyledikleri o ithamlar da bir başka sinir bozucu detaydı. Kitabın kurgusu oldukça güzeldi ve yazarın anlatımı, o eşsiz cümleleri bir o kadar etkileyiciydi. Ortalara doğru kitap biraz sıkıcı ilerlediyse de o sonu o kadar etkileyiciydi ki diğer tüm kötü şeyleri yok etti. Günümüz dünyasında da yer edinen güzellik algılarını ve farketmediğimiz etkilerini yansıtan eşsiz bir eserdi. Okumanızı kesinlikle tavsiye ederim.