"Alay ile gülme arasında büyük bir fark gözetiyorum. Çünkü gülme tıpkı eğlenme gibi kendi başına iyidir. Zevk almayı yasaklamak yalnızca lanetli ve hüzünlü bir hurafeciliğin işidir kesinlikle. Açlığı ve susuzluğu dindirmek kadar melankoliyi kovmaktan daha uygun bir şey olabilir mi? İşte benim İlkem ve bağlandığım yol budur."
Kendi duygularımın, aldığım etkilerin nedeni değilim; ve kendi duygularımın nedeni olmadığım için onlar bende başka bir şey tarafından üretilir. O halde ben pasifim, tutkular dünyasındayım.
Etik ile ahlak arasında temel bir fark vardır. Spinoza ahlak yapmaz; çok basit bir nedenle hiçbir zaman ne yapmamız gerektiğini sormaz; her zaman neye muktedir olduğumuzu neyin gücümüz dahilinde olduğunu sorar. Etik bir Kudret sorunudur hiçbir zaman bir ödev sorunu değil bu anlamda Spinoza çok derin bir şekilde ahlaktan uzaktır. Ahlaki soruna iyilik ve kötülük meselesine gelince spinoza mutlu bir doğadandır, bunların ne anlama geldiklerini bile bilmez onun anladığı iyi veya kötü karşılaşmalar kudretin artışı ve azalışıdır. O etik yapar, hiçbir şekilde ahlak değil.
Karşıdaki tepeyi gördüğümüzü kabul edersek o tepeden görüldüğümüzü de kabul etmemiz gerekir. Görüşün iki yanlılığı konuşmanın iki yanlılığından daha baskındır.